Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Servet Ertaş

2025 Kentsel Dönüşümün ve Yenilenen Binaların Yılı Olacak mı?

Yeni yılın bu ilk yazısında geçen yıldan devreden sorunlara değinmeye devam edeceğim. Bana göre bu sorunların başlıcası; ekonomik kriz, ekolojik tahribat, çarpık yapılaşma ile plansız kentleşmenin bir sonucu olarak da, afetlerin acı faturasıdır.


Dünyanın en etkin ikinci deprem kuşağında yer alan ülkemiz, tabir yerindeyse bir deprem ülkesidir. Tarih boyunca pek çok kez yıkıcı depremlerle karşılaşmış, büyük acılar yaşamıştır. Buna ilaveten sel, su baskını, taşkın, heyelan, orman yangınları gibi meteorolojik-hidrolojik kaynaklı afetlerin meydana gelme sıklığı da giderek artmaktadır. Bu artış, çevre tahribatı sonucu etkisini gitgide artıran küresel ısınma-iklim krizi ile de doğru orantılıdır. İklim krizi etkisiyle meteorolojik-hidrolojik kaynaklı afetler, birbirini tetikleyerek meydan gelme sıklığını artırmaktadır.


Bunlar arasında olmayan ancak ani gelişerek en yıkıcı sonucu yaşatan deprem, yapı stokunun depreme dirençliliği ile doğrudan ilgili olan bir tehlikedir. Deprem aslında bir doğa olayıdır. Afet ise bu doğa olayının yerleşim alanlarında yıkıcı hale gelmiş sonucudur. Bu konuya, daha önce birkaç kez farklı açılardan bu köşede ele almıştım. Takip edenler için kısa bir anımsatma: 29.12.2024 tarihli yazımda ’yapı stokunu afetlere dirençli hale getirme seçenekleri’ ve ‘kentsel dönüşüm’ konularından kısaca bahsetmiş, ancak konunun detayını sonraki yazıya bırakmıştım.

Yine 29.11.2024 tarihli yazımda da ”afet risk yönetimi, kentsel dirençlilik ve toplumsal refah ilişkisi” konusunu ele almıştım. Tüm bunların kesişme noktası ise afetlere karşı kentlerin ve binaların dayanıklı olma kapasitesidir. Ancak asıl mesele; bunun nasıl olacağı, hangi yöntemle, kimler tarafından yapılacağıdır?

Kentsel dönüşümde kira destekleri arttı

Bugün (https://www.nhaberizmir.com/kentsel-donusumde-hak-sahipleri-icin-12-bin-tllik-kira-onergesi/) internet sayfasındaki haberde; “İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2025 yılındaki ilk birleşiminde kentsel dönüşüm alanlarındaki hak sahiplerine yönelik önemli bir önerge verildi. Önerge kapsamında, her bir bağımsız birim için hak sahiplerine ödenecek kira bedelinin 2025 yılı için 12 bin TL olması önerildi.”  yazıyordu. Geçen haftalarda ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bir duyuru ile kentsel dönüşüm kira desteğini artırmıştı.

Bakanlığın https://altyapi.csb.gov.tr/kentsel-donusum-kira-destek-odemeleri-guncellendi-haber-289874 link’li duyurusunda; İstanbul için kentsel dönüşüm kira desteği 5.500 TL’den 8.000 TL’ye, İzmir için ise 4.000 TL’den, 6,500 TL’ye yükseltildiği bildirilmekteydi. Ancak 2,500 TL’lik bu minik artış, enflasyonist ortamda devede kulak bile değildi. İğneden ipliğe kadar tüm tüketim ürünlerine yapılan fahiş zamlar ve hızla yükselen kira artışları karşısında 2.500 liracığın, kentsel dönüşümü nasıl teşvik edeceğini merakla bekliyoruz. Aynı şekilde İzmir Büyükşehir Belediyesinin vaat ettiği 12.000 TL’nin akıbetini de.


Geçen haftalarda Konak ilçesi sınırlarında bulunan Agora Ören Yeri ve İkiçeşmelik Caddesi çevresine yolum düştü. Sokakların bakımsızlığı bir yana, yapı stoku da içler acısı. Yanından geçerken ha yıkıldı, ha yıkılacak durumdaki binaları düşündüm. Tarihi yapılar, elbette ki birer kültürel miras olarak korunmalı ve aslına uygun olarak restore edilmelidir. Ancak tarihi hiçbir vasfı olmayan ve “gecekondu” diye tabir edilen binaların mutlak suretle ve acilen yenilenmesi gerekiyor. Elbette ki çevre ve halk sağlığına uygun yıkımlar yapılarak.

Çünkü bir sonraki depremin ne zaman olacağı, kaç binayı yıkacağı, ne kadar cana mal olacağı hiç belli olmaz. Afet risk yönetimi de zaten olmadan önce önlem almaya, yapısal ve yapısal olmayan riskleri azaltmaya dayanır. Bu noktada yerel yönetimlere çok önemli görevler düşmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununun 14, 53 ve 73. Maddeleri de bunu gerektirir.


Büyük oranda eski, plansız ve kaçak olan İzmir’in yapı stokunu, muhtemel afetlere karşı dayanıklı hale getirmek mümkün mü?  İzmir Büyükşehir Belediyesinin Tunç Soyer döneminde İZBETON üzerinden başlattığı “Halk Konut” planı, yeni dönemde suya düşmüş gibi görünüyor. Yeni yönetimin bu konuda atacağı adımlar da merakla bekleniyor. Bunların dışında eski, kaçak ve çarpık yapılaşmanın yoğun olduğu gecekondu mahallelerini barındıran Konak, Karabağlar, Bayraklı, Buca gibi ilçelerin belediyeleri ne yapacak? Deprem vurup yıkmadan önce bu eski, kaçak ve çarpık yapılar ne zaman yenilenecek? Daha kaç on yıl geçecek? Kaç başkan gelip değişecek? Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm mü olacak, yoksa kansere dönüşüm mü? Afetlere dirençli kentler sözünün altı ne zaman doldurulacak? 2025 yılında bu konuda hangi adımlar atılacak? Hep birlikte yaşayıp, göreceğiz.


Sağlıklı ve dengeli bir çevrede, afetlere dirençli yapılarda-kentlerde ve insanca koşullarda yaşamak umuduyla; esenlikler diliyorum.

Servet Ertaş – İZ-AFED DERNEĞİ BAŞKANI

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER