AKP/Saray iktidarı, 22 yıldır kamusal alanın her bir karışını açgözlü sermayeye peşkeş çekmeye devam ediyor. Ülkenin geleceğini temsil eden çocuklarımızın eğitim aldığı okullar, rantçılar için yeni bir kazanç kapısı haline getiriliyor. Okulların açılmasına az bir zaman kala, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 18 okulun bahçesini (otopark işletmesi), okul duvarlarını (bankamatik ve büfe), spor salonlarını ve halı sahalarını 5 yıllığına kiralamak için ihaleye çıkardığını duyurması, eğitimin nasıl ticari bir alan haline getirilmeye çalışıldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın imzaladığı “Mülkiyeti Hazineye Ait Olup Milli Eğitim Bakanlığına Tahsis Edilen Taşınmazlar Üzerinde Yer Alan Yerlerin Kiralanmasına Dair Bakanlıklar Arası İşbirliği Protokolü” ile başlayan bu süreç, tıpkı ÇEDES Protokolü gibi pilot uygulamasını İzmir’de başlatıyor. Seküler kimliği ile bilinen İzmir, bu tür uygulamalarla iktidarın hedefi haline getirilmiş durumda. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: İzmir, dinci-piyasacı uygulamalarınızın pilot şehri olmayacak!
Saray iktidarı, daha önceki yıllarda yaşanan yolsuzluklar ve güvenlik sorunları nedeniyle iptal edilen bu kiralama ihalesini, 2021 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Genel Müdürlüğü’nün aldığı karara rağmen yeniden gündeme getiriyor. MEB, çocuklarımızın en güvenli olması gereken okulları, rant uğruna güvensiz hale getirmekte ısrarcı. Çocuklarımızın günlerinin büyük bölümünü geçirdiği bu alanlar, onların duygusal ve sosyal gelişimi için kritik önemde. Bu alanlarda yapılacak en ufak bir değişiklik bile, onların rutinlerinin bozulmasına ve güvenliklerinin tehlikeye girmesine yol açabilir.
Özellikle İnönü Lisesi ve Atatürk Lisesi gibi yatılı öğrenci barındıran okulların kiraya verilmesi, güvenlik zafiyetlerinin sorumluluğunu kim alacak? Türkiye, nitelikli eğitimde OECD ülkeleri arasında sondan dördüncü sıradayken, kamusal eğitim alanlarını ranta açarak mı bu durumu düzelteceksiniz?
Okullar, kamusal alandır ve buralarda bilimsel, eşit, ücretsiz ve güvenli eğitim sağlamak Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasal sorumluluğudur. Okulların hiçbir mekanının satılamayacağı ve kiralanamayacağı açıkken, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne soruyoruz: 2021 yılında güvenlik gerekçesiyle son verilen bu uygulamaya, hangi güvenlik önlemleriyle yeniden karar verdiniz? İhale ilanında, kötü niyetli kişileri eleyecek özel bir kısıtlama neden bulunmuyor?
Saray Rejimi, iktidara geldiği günden bu yana eğitim sistemini çökertmek ve özelleştirmek için her türlü yolu deniyor. Müfredat değişiklikleri, devlet okullarına ayrılan payların düşürülmesi, denetimsiz ve güvensiz binalar, gerekli materyallerin sağlanmaması gibi uygulamalarla velileri, çocuklarının eğitimi için özel okullara yönelmeye mecbur bırakıyor. Bu ihale talanı, çocuklarının nitelikli kamusal eğitim almasını isteyen velileri vicdanlarıyla bütçeleri arasında çaresiz bırakmaktadır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu der ki:
“Komisyonlar, gerekçesini belirtmek suretiyle ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. “Buradan İzmir İl Milli Eğitim Müdürüne sesleniyoruz, yetkinizde bulunan bu ihaleyi, çocuklarımızın güvenli kamusal alanlarda eğitim alma hakkını gasp etmemek için derhal durdurun!
Tüm İzmirli yurttaşlarımızı, çocuklarımızın geleceğine ve okullarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Türkiye İşçi Partisi İzmir İl Örgütü