Hüseyin Ergün’ün köşe yazısı şöyle
VELİ AĞA VE MARABALARI
Siyasetle ilgisi olanlar Veli Ağa‘nın kim olduğunu bilir. Ancak bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim: Veli Ağa Malatyalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun partiye genel başkan oluşuyla birlikte, o da milletvekili olur, sonra da genel başkan yardımcısı.işte Ağalık süreci ise tamda burada başlar. Artık önünde engel olan kim varsa, partiye emek vermiş mi vermemiş mi, hiç umurunda olmaz. Yavaş yavaş birçoğunu aforoz eder.
Veli Ağa kendi iktidarı için…
Diğer partileri bilmem ancak bizim CHP’de bu, adeta bir hastalık hâline gelmiştir.
Kişi koltuk sahibi olduğunda önce kendini parti içinde iktidar kılmaya çalışıyor. Sonra Parti içi iktidarı sağladığı zaman, bırakın kendi şehrinin belediye başkanlarını ve vekillerini, diğer şehirlerin belediye başkanlarını ve vekillerini de kendine yakın kişiler olarak atayarak, o ilde siyaset yapan ve partiye emek veren insanların siyasi kariyeriyle oynuyor. Bu süre zarfında yaptığı bu atamalar ile parti içinde kendisini iktidar kılarken, ülke genelinde mensup olduğu parti kan kaybediyor. Bu durum yıllardır böyle devam ediyor.
Mesela, CHP Malatya neden kendi içinde bir tane büyükşehir belediye başkan adayı çıkaramaz da ya sağ partilerden ya da İstanbul ve Ankara’dan aday getirir? Örnek olarak, neden son seçimde Veli Ağa kendisi aday oldu? Çünkü Malatya’da kurduğu kendi iktidarını korumak adına parti içinde sevilen ve sayılan insanların hepsinin önünü kesti.
Madem Veli Ağba bu kadar başarılı, birçok etken oldu: deprem, ekonomik krizler, pandemi… Peki, neden uzun yıllardır Malatya’nın tek vekili var? Görünen köy kılavuz istemez, diyorlar.
2002’de AK Parti iktidara geldiğinde Malatya’dan çıkan milletvekili sayısı iki idi. Ancak Veli Ağa Malatya’da iktidarda olduğundan beri, 15 yıldır neden yalnızca tek milletvekili çıkıyor? Bu şartlarda vekil sayısının üç olması gerekmiyor muydu? Ağa, genel başkan yardımcısı unvanını alınca, sözünün üstüne söz söyleyen olmadı. Belli bir süre sonra ise delegeleri, ilçe başkanını ve il başkanını o belirledi. Eleştiri yapan, partiye emek ve mücadele verenleri tek tek tasfiye ettirdi. Parti içi muhalefet neredeyse yok durumda.
Burada iki cephe oluştu: Biri, gerçekten savunduğu ideolojinin CHP’de iktidar olacağına inanıp, yönetici vasfı olmasa bile karşılıksız mücadele eden ve oy verenler. Diğeri ise hiçbir ideolojisi olmayıp, tamamen çıkar ilişkisi üzerine kurulan bir bağ ile hareket edenler. Peki, hangisi Veli Ağa’nın işine gelmiş? Elbette ki çıkar ilişkisi içinde olanlar. Çünkü onları ağalık saltanatını sürdürmek adına kullanmak ister ve bunu da iyi yapar. Kendisi büyürken parti küçülür.
Gönüllü olarak emek verenler var olan iktidara karşı direnirken, yönetici pozisyonunda olan arkadaşlara işleri düştüğünde çözülmez. Öte yandan, bu partiye eşleri bile oy vermeyen, başka partilerden gelip aday olanlar ve her türlü nimetten faydalananlar baş tacı edilir. Peki, bunlar kimin eliyle yapılıyordu? Tabii ki Veli Ağa’nın.
Enver Kiraz, uzun yıllar CHP içinde siyaset yaptı ve 12 yıl boyunca il başkanlığı görevini yürüttü. Elbette eksikleri vardır.
Hatası olmuştur ancak şunu söylemek gerekir: Hiç olmazsa emeğe saygı vardı. Partililer listelere girebiliyor, yönetici olabiliyordu. Ancak bugün bu imkân ortadan kalkmış gibi görünüyor.
Ben de bugüne kadar bu partinin iktidar olması dışında hiçbir beklentisi olmayan biri oldum. Malatya’da il yöneticiliği yaptım. Bugün il başkanı olan Barış arkadaşımız ile birlikte yönetimde bulundum. Sonradan kendisinde fark ettiğim şu oldu: Parti ilkelerine sadık olmak yerine Veli Ağa’ya sadıktı. Kendisi, daha toplantı bitmeden kim ne dediyse Veli Ağa’sına yetiştiriyordu. Onun tahtta kalması, Barış için de önemliydi. İleride baş maraba olmaya adaydı ve Ağa’dan bunun sözünü almıştı.
Baş maraba yerine bir de baş şoför vardı. Onun da kendine göre etrafında, Ağa’ya sadık kalma sözü veren marabalar vardı. Şoför, bu marabaları her yere yolluyordu. Olumlu ya da olumsuz ne olduysa Ağa’sına yetiştiriyordu. Şoför Ağa’ya sadıktı, marabalar da şoföre. Sonuçta hepsi mükâfatlarını aldı. Barış arkadaşımız baş maraba oldu. Emek ve mücadele veren insanlar ise tamamen dışarıda bırakıldı. Liste yapıldı, parti ilkeleri yerle bir edildi.
Bu partinin ahlakını bilmeyen, ilkelerini benimsemeyen, daha önce oy vermeyi bırakın, kapısından bile geçmemiş kişileri, partiye üye olmadan il yöneticisi yaptılar.
Ağa’sını daha güçlü kılmak için, tüm ailesiyle canla başla partiye emek ve mücadele veren Yeşilyurtlu İsmail yok sayılırken, eşi bile bu partiye oy vermeyen Darendeli Hakkı kurultay delegesi olmuş. Oğlu, en güzel yerde sözleşmeli memur olarak işe alınmış.
Örnek verecek olursak: Ömründe sülalesiyle birlikte CHP dışında kimseye oy vermemiş Rafalı Mehmet’in oğlu, evlensin diye gelin adayını dört yıldır İç Anadolu’daki bir belediyeden Ege’ye geçiremezken, 40 yıldır MHP’li olduğunu söyleyen biri, 2023’te CHP’nin iktidar olacağına inanıp gelip vekil adayı oluyor. Birkaç ay sonra ise istediği belediyeye bürokrat olarak atanıyor.
Bugünkü Ağa’nın baş marabası, daimî kurultay delegesi iken, şoför de sadakatinin bedelini alıyor; eşi kurultay delegesi yazılıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu durumları bir iki yazıya sığdırmak zaten imkânsız.
VELİ AĞA GİBİ İSTANBUL’A YÜRÜMEDİM ANCAK HAK, HUKUK, EMEK SÖZCÜKLERİ BENİM İÇİN SADECE KELİMEDEN İBARET DEĞİLDİR.”
Ben her zaman hakkaniyetli davrandım, hakkı, hukuku ve emeği her zaman savundum ve değer verdim. Malatya’ya 2017’de gittim. Düzeni oturttuktan sonra, gönül verdiğim partiye gittim. Bir iki toplantıya katıldım. Kısa sürede partiye emek vermiş birçok abiyle tanıştım ve sosyal medyada arkadaş oldum.
İzmir’deki parti çalışmalarımı gören bir abim bir gün iş yerime geldi. ‘Sana ihtiyacımız var,’ dedi. ‘İl yönetimine yazacağız.’ Bunu kesinlikle kabul etmeyeceğimi söyledim. Sebebini sordu. ‘Burada yıllardır emek veren insanlar var, ben yeni geldim. Saygısızlık olur,’ dedim. Abi gitti, seçim oldu. Kongre salonuna gittik, oy kullanıldı. Listeye baktım, yedek 6. sıraya yazılmışım. Gittim, ‘Abi, bu ne?’ dedim. ‘Söyleseydim yine kabul etmezdin,’ dedi.
Altı ay sonra yerel seçim oldu, asıl yönetime girdim. Malatya’nın 13 ilçesi var. Elli yıldır orada yaşayan ve yöneticilik yapan bazı arkadaşlar bazı ilçeleri bilmezken, ben görevimi layıkıyla yaptım.partim için gitmedigin ilçe kalmadı Biz bu partinin marabası olduk hep. Ancak sonuca gelince, seçim gelip çattı. Veli Ağa’nın marabaları rapor tutuyorlar. İlk dört yönetime girecek olan ben, baş şoför ve diğer birkaç maraba, Veli Ağa’nın yanına gidiyor. Beni ilk dörtten yedek 2’ye alıyorlar. Sebep: ‘Ben dışardan gelmişim, tepki varmış.’
O zaman haberiniz olsun! İzmir’e, İstanbul’a, Manisa’ya ve diğer yerlere dışarıdan gönderdiğiniz marabalara da tepki var. Ne düşünüyorsunuz?
Bunları isim listeleriyle bu köşede yayınlamazsam, diğer gazetelerde boy boy yayınlarım; şimdiden haberiniz olsun.
Aslında mesele benim dışarıdan gelmem değildi. Çocukluğunu ve gençliğini CHP’ye vermiş, eksikleri ve hataları olsa da gerçekten CHP’nin iktidarı için mücadele eden Enver Kiraz’a destek vermemdi. Bir de Veli Ağa’ya karşı ileride muhalefet olma ihtimalimdi.
Bir ilçe kongresinde konuşma yapan Osman abi, daha önce partide görevler almış biriydi. Kürsüde konuştu ve Veli Ağa’yı yerden yere vurdu. ‘Tek adamlık sistemiyle partiyi bitirdin, sana biat etmeyeni yok saydın,’ gibi birçok şey söyledi.
O süreç içinde ben de kürsüye çıkıp şunu demiştim: ‘Osman abi yanılıyor. Ben Erzurumluyum, geleli bir sene oldu ve beni yönetime aldılar.’ Ancak Osman abinin haklı olduğunu iki yıl sonra anladım.
Mesele, partiyi iktidara taşımak değil; kişileri iktidara taşımakmış. Büyük bir üzüntüyle bunu belirtmek istedim.
VELİ AĞA’NIN KÜÇÜK MARABASI
Yerel seçimlerden sonra Ankara’ya gittim. Birkaç vekille birlikte Veli Ağa’yı da ziyaret ettik. İzmir’e döndüğümde, büyükşehir meclisine katıldım. Partili, kimliğim aynı zamanda yerel basın olarak Malatya dan İzmir’e gelen marabalar, Ağa’nın küçük marabası ile selfie yapmadan gitmiyorlar. Mecliste karşılaştık. Küçük maraba ile ‘Sen Ankara’ya gitmişsin,’ dedi. ‘Evet,’ dedim. ‘Seni resimde görünce aradım, veli ağam ı ben onun evladı gibiyim destek verme dedim,’ diyor. Küçük maraba ‘Bizim himayemizde 10 belediye var,’ diyor.
Şimdi mevzu şu: Ben bu partiye 25-30 yıldır emek veriyorum. Genel seçimlerde, il yöneticiliği yaptığım Malatya’ya gitmişim. Kendi imkânlarımla, kimseden maddi çıkar gözetmeden gazete dağıtmışım. Mensubu olduğum kanal ile reklam yapmışım. Parti kazansın diye köy köy dolaşmışım. Bu zavallı ise, anası babası bu partiye hiç oy vermemiş. Veli Ağa’nın oğlunun arkadaşı diye gelmiş, özel kalem olmuş. Dayısı, kardeşi belediyede çalışıyor. Kalkmış bize ahkâm kesiyor.
Şimdi soru şu: Veli Ağa, partiyi bunlarlamı iktidara taşıyacak? Bunlar sadece sahibini parti içinde iktidarda tutar. Yine, marabanın bir sosyal medyada şöyle bir paylaşım yaptığını gördüm: “Ucuz adam her zaman ucuzdur, tezgâhta yeri baş köşededir, çünkü o birilerinin güdümündedir.” Buna epey güldüm.
Yahu arkadaş, Veli Ağa’nızın izni olmadan lavaboya gidemezsiniz. Türkiye’nin sahip çıktığı Kılıçdaroğlu’na izin almadınız diye bir paylaşım bile yapmadınız. Neyin güdümünden bahsediyorsunuz?
Bu yazıyı yazacağımı duyurduğumda birçok mesaj aldım. Ancak hepsi sırayla…
Veli Ağa, Arguvan’ı Arguvan yapan Kızıldaş’ın üstünü neden çizdi?
ARGUVAN’DA NEDEN SULAR DURULMUYOR?
Arguvan Festivali’ne üç gün katılan Veli Ağa, Kürecik Festivali’ne neden katılmaz? Küreciklere nasıl bir alerjisi var?
Ortağı dedikleri kişi İzmir’de hangi daire başkanı oldu? Parti dışında gelip seçimde aday olanlar, Veli Ağa tarafından hangi belediyelere bürokrat yapıldı?
Partiye ömrünü vermiş insanlar neden yer bulamıyor?
Parti emekçileri, belediye başkanlarına derdini anlatamazken, eşleri partiye oy vermeyen ve çocukları memur yapılan bu daimî kurultay delegeleri, büyükşehir belediye başkanlarıyla nasıl randevu alıyor?
Dün Veli Ağa’ya küfür eden aile, bugün Barış Yıldız ile hangi görevlerde?
Veli Ağa, hangi belediyeleri dizayn ediyor?
Kendisini siyasette var eden Kılıçdaroğlu’nu kimlerle ve neden hançerlediler?”
Bakalım bu yazıdan sonra neler olacak?