Öncelikle BOSPA yani Bostanlı Pazarı bulunmaz bir nimet. İstanbul’da da semt pazarları kuruluyor elbette ama buradaki performansı yakalamak imkânsız. Yani bizim semte her çarşamba başka şehirlerden otobüslerle insanların gelmesi tesadüf değil. Özellikle giyim-kuşam söz konusu olduğunda buranın eline kimse su dökemez.
Bir de antika pazarı var keşfettiğim. Her ayın ilk pazarı kuruluyor. Kıyafetler, mutfak eşyaları, oyuncaklar, kitaplar, mobilyalar ne ararsanız var. İnsanlar kullanmadıkları, artık ihtiyaçları olmayan eşyalarını burada satıyorlar. 100 TL-500 TL arasında bir bütçe ile şahane şeyler alabilirsiniz. Eşyaların bazıları çok eski, bazıları ise neredeyse hiç kullanılmamış gibi.
Bizim memlekette ikinci el kültürü yurt dışına oranla hala çok yaygın değil. Nedense ‘kullanılmış’ şeylere karşı bir önyargı var hala. Oysa hem gezegenin sağlığı hem de eşyaların daha uzun süre verimli kullanılmaları açısından en ideali bu. Kısacası ‘bir başkasının ayakkabısını mı giyeceğim yahu?’ gibi bir derdiniz yoksa gidip biraz vakit harcayarak yeniye yakın ayakkabılar edinebilirsiniz. Ben de annem de bunu tercih ettik, gayet memnunuz.
Gelelim İzmirlilerin tatlı düşkünlüğüne. ‘Bu da nereden çıktı?’ demeyin çünkü bu kadar çok pastane, farklı tatlıların satıldığı kafe ve fırının bulunduğu bir başka şehir var mı bilemiyorum. İstanbul’da yok. O konuda net olabiliriz. Hollanda’da yediğim patates kızartmasını, o meşhur sosyal medya fenomeni Fransız tatlıcının yaptığı meyve görünümlü kremalı pastaları yapan yerler, geldiğim yerde yok. En azından ben gelmeden yoktu, burada ise çoktan açılmıştı. İzmir’de Hollanda kahvaltısı, Kore tatlısı, Japon keki. Tüm bunları sipariş edebiliyorum. Allahtan ‘tüp mideliyim’ de istesem de çok yiyemiyorum.
Bu yeme içme sektöründeki çeşitlilik İzmirli influencer’larını da etkilemiş durumda. Geldiğimden beri sosyal medyayı tarıyorum, onlarca yeme-içme hesabına denk geldim. Birileri bir yerlere gidip bir şeyler yiyor ve paylaşıyor. Aralarında takipçi sayısı çok olanlar da var, yeni başlayanlar da. Ancak etkileşimleri hepsinin iyi, yani İzmirliler yemek yemeyi de yiyenleri takip etmeyi de seviyor. İlk geldiğimde buna çok şaşırdım. Hatta ‘Bu şehirde yemek mekanları dışında tanıtılacak, anlatılacak bir şey yok mu yahu hep aynı şey’ de dedim. Müthiş bir tarihi dokuya sahip, şahane mimari eserlerin hala dimdik ayakta durduğu, rengarenk sokakların bulunduğu bir yerin sosyal medyada daha farklı bir bakış açısıyla da tanıtılmasını isterdim, isterim. Belki bana kısmet olur, Kim bilir.