Spor salonuna yazıldığınız ama sadece birkaç hafta gidip sonra üyeliğinizi dondurduğunuz o klasik hikâyeyi hepimiz biliyoruz, değil mi? Günlük koşturmacada, iş, okul, trafik derken spor yapmak çoğunuz için hep “yarın başlayacağım” diye ertelenen bir hedefe dönüşüyor. Oysa spor yapmak için dışarı çıkmaya, ağır ekipmanlara ya da kalabalık salonlara ihtiyacınız yok. Evde, kendi alanınızda, kendi programınıza göre de gayet verimli ve eğlenceli bir spor rutini oluşturabilirsiniz.
Biraz hareket etmek, vücudu canlandırmak sandığınızdan çok daha kolay. Önemli olan başlamak. Üstelik bunu bir iş gibi değil, keyifli bir alışkanlık hâline getirdiğinizde spor yapmak yük olmaktan çıkıp hayatınızın doğal bir parçası hâline geliyor. O yüzden bugünden tezi yok, “spor yapmaya vaktim yok” bahanesini bir kenara bırakın ve harekete geçin.
Bana evde spor yapmak için en güzel yer neresi diye sorarsanız “halının üstü” derim. Ve evde spor yapmanın en büyük avantajı, tamamen kendi kurallarınızı koyabilmenizdir. İster sabah uyanır uyanmaz yapın, ister akşam işten geldikten sonra… Üstelik bunun için büyük bir alan da gerekmiyor. Halının üstüne bir mat serin, spor kıyafeti giymenize bile gerek yok. Rahat bir eşofman, tişört yeter de artar bile.
Evde yapabileceğiniz hareketler de düşündüğünüzden çok daha fazla. Mesela en temel olanlardan başlayalım: Squat yaparak bacak ve kalça kaslarınızı çalıştırabilirsiniz, plank ile tüm vücudunuzu güçlendirebilirsiniz, şınav çekerek kol ve göğüs kaslarınızı harekete geçirebilirsiniz. Eğer biraz daha hareketli olmak istiyorsanız, yerinizde koşu yapabilir, ip atlayabilir ya da birkaç dakikalık kardiyo hareketleri ile tempoyu artırabilirsiniz.
Ama en güzeli şu ki, bunları yaparken tamamen özgürsünüz! Dışarıda yürüyüş yaparken yağmura yakalanma derdiniz yok, spor salonunda başkalarının bakışlarını dert etmenize gerek yok. Hatta isterseniz en sevdiğiniz şarkıyı açın, evde kendi ritminizde hareket edin. Kimse size yanlış yaptığınızı söylemeyecek, kimse sizinle yarışmayacak. Burası sizin alanınız!
Spor yapmanın fiziksel faydalarını zaten az çok biliyoruz. Kasları güçlendirir, vücudu şekillendirir, kilo kontrolüne yardımcı olur. Ama en az bunlar kadar önemli olan bir başka etkisi daha var: Ruh hâlinizi iyileştirmesi!
Gün boyunca masa başında çalıştıktan sonra hareketsiz kalmanın vücudunuza verdiği zararı bir düşünün. Omuzlarınız kasılıyor, sırtınız ağrıyor, gözleriniz ekrana bakmaktan yoruluyor. Spor yaptığınızda ise tüm bu yorgunluğu atıyor, kendinizi daha enerjik hissediyorsunuz. Üstelik spor yaparken vücut endorfin salgılıyor. Yani doğal bir mutluluk hormonu! Yani “spor yapmak insanı mutlu eder” sözü sadece bir klişe değil, tamamen bilimsel bir gerçek.
Ve bir de uyku meselesi var. Yorucu bir günün ardından biraz spor yaptığınızda, vücudunuz daha güzel dinleniyor ve uyku kaliteniz artıyor. Sabahları daha dinç uyanıyorsunuz, gün içinde daha az yorgun hissediyorsunuz.
Peki, nereden başlamak lazım? Evde spor yapmaya başlamak için çok büyük planlara, komplike programlara gerek yok. Küçük adımlarla başlayın. Örneğin, ilk gün sadece 10 dakika esneme hareketleriyle başlayabilirsiniz. İkinci gün, birkaç squat ve plank ekleyebilirsiniz. Sonrasında bu süreyi 30-40 dakikaya çıkarabilirsiniz.
Önemli olan her gün ya da en azından haftada birkaç gün hareket etmeyi alışkanlık hâline getirmek. Eğer spor yapmak için motive olmakta zorlanıyorsanız, kendinize bir hedef koyun. “30 gün boyunca her gün 10 dakika hareket edeceğim” diyebilirsiniz. Hatta sevdiğiniz bir müziği açıp spor yaparak hem eğlenip hem de hareket edebilirsiniz.
Bir başka önerim de, kendinizi sıkmadan ilerlemek. Kimse ilk günden 100 şınav çekmek zorunda değil. Önemli olan sürdürülebilir olması. Günde 10 dakika bile olsa, düzenli olarak hareket etmeye başladığınızda farkı kısa sürede göreceksiniz.
Evde spor yapmak zor değil, aksine oldukça keyifli ve pratik! Başlamak için ihtiyacınız olan tek şey biraz istek ve bir de kendinize ayıracağınız birkaç dakika. Unutmayın, vücudunuz size hayat boyu hizmet edecek ve ona iyi bakmak sizin elinizde.
Bugün, kendinize güzel bir iyilik yapın ve sadece birkaç dakika da olsa hareket edin. Bedeniniz de, ruhunuz da size teşekkür edecek. Hadi bakalım, ilk adımı atmaya hazır mısınız?