Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“BAŞKA SEN YOK” TEMALI BAĞIMLILIK SEMPOZYUMU YAŞAR ÜNİVERSİTESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

“Başka Sen Yok” sloganıyla Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen Bornova Bağımlılık Farkındalık Sempozyumu, İzmir’in önde gelen uzmanlarını ve hekimlerini bir araya getirdi. Tütün, alkol, madde, teknoloji ve kumar bağımlılığı gibi önemli konulara dair sunumların yapıldığı sempozyumda, katılımcılara bağımlılıkların sağlık üzerindeki etkileri ve toplumsal boyutları hakkında geniş bir bilgi verildi.

“Başka Sen Yok” sloganıyla

Masum görünen elektronik sigara, tütünden daha zararlıdır

Ege Üniversitesi Batı Enstitüsü Müdürü ve Madde Bağımlılığı Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Görkem Yaparbaş, özellikle gençler arasında hızla yayılan elektronik sigaraların tehlikelerine dikkat çekti. Yaparbaş, elektronik sigaraların sigaradan daha tehlikeli olabileceğini belirterek, gençlerin genellikle kimlik bulma çabasıyla bu tür ürünleri kullandığını ifade etti. Ayrıca, elektronik sigaraların ucuz olmasının kullanımını arttırdığını vurgulayan Yaparbaş, bunun gençleri büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığını söyledi.

Gençlik dönemlerinde sigara kullanımının uzun vadede zararlarının pek önemsenmemesinin ve sigaranın “kolay bırakılabilir” bir alışkanlık olarak görülmesinin gençlerin bağımlılığa ittiğini söyleyen Doç. Dr. Yaparbaş, yaygın bir şekilde bu zararları gençlere anlatmak gerektiğini söyledi.

Sigaradan ölenler Covid’den ölenlerden fazla ama sigaradan ölenler için bu kadar ses çıkarılmıyor

İzmir Demokrasi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hülya Yüksel Kruppah Mani, ekolojik sistemler perspektifinden tütün bağımlılığını ele aldığı sunumunda, dünyayı etkileyen ve 7 milyon kişinin hayatını kaybettiği Covid-19 pandemisinde tüm dünyanın evlere kapatıldığını söylerken, her yıl 8 milyon kişinin ölümüne sebep olan tütün kullanımı için bu kadar ses çıkarılmamasını eleştirdi. Aile içindeki ve çevresindeki tütün kullanımının gençler üzerindeki risk faktörlerine de değinen Mani, televizyon ve diğer medya platformlarının sigara kullanımını teşvik edici yayınlarla bağımlılığı körüklediğini ve bu tür platformların sıkı denetlenmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Mani ayrıca doktorları ve öğretmenleri de iyi örnek olma adına sigarayı bırakmaya davet etti.

Başka sen yok, bırakabilirsin

Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. İsabel Raïka Durusoy Onmuş, sigara bırakmanın hayat süresini önemli ölçüde uzattığını belirtti. Onmuş, sigara kullanımının yarattığı risklerin zaman içinde azaldığını ifade ederek, sigarayı bırakmak istemeyen kişilere tütün kullanımının zararlarını anlatmanın ve sigarayı bırakmanın yaşam süresini uzatacağını belirterek onları ödüllendirmenin etkili bir motivasyon yöntemi olabileceğini söyledi. Onmuş ayrıca sigara kullanım maliyetlerini bağımlı kişiye hesaplayarak, sigarayı bırakması halinde sağlayacağı tasarrufla neler yapabileceğini anlatmanın iyi bir motivasyon kaynağı olabileceğini belirtti.

Soru-cevap kısmında gelen “bağımlılıkların altında yatan psikolojik etmenler ne derece araştırılıyor ve sizce Sağlık Bakanlığı bunun için yeterli psikolog kadrosu ayırıyor mu?” sorusunu yanıtlayan Doç. Dr. Görkem Yaparbaş, kendilerinin bağımlılık kliniğinde kadrolu bir psikolog bulundurduklarını fakat genele bakarsak “yeterli kadro var” diyemeyeceklerini belirtirken, psikolog desteği sunan YEDAM (Yeşilay Danışma Merkezi) gibi kurumların halk tarafından yeterli derecede kullanılmadığını ifade etti.

Turşudan tekrar sebzeye dönemezsiniz ama hayatınızı kaliteli bir turşu olarak sürdürmek sizin elinizde

Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Damla İşman Haznedaroğlu, esrar kullanımının halk arasında zararsız bir alışkanlık olarak görülmesinin kullanım oranlarını arttırdığına dikkat çekerken, bağımlılığı sürdüren en önemli özelliğinin haz verici etkisi ve mental durum değişiklikleri olduğunu söyledi.

Uyuşturucudan korunmanın en etkili yolunun hiç başlamamak olduğunu söyleyen Haznedaroğlu, insanların bazen kendini daha iyi hissetmek için, bazen de daha yaratıcı olabilmek için uyuşturucuya başvurabildiğini söyleyerek, amaca göre masum görünen kullanım şekillerinin, hayatı mahveden bir bağımlılığa götürdüğünü ifade etti. Uyuşturucu kullanımının yarattığı nörobiyolojik hasarları da “turşu” örneği üzerinden anlatan Haznedaroğlu, “bir kere uyuşturucu kullanan insan sebzeden turşuya döner. Onun artık sebzeye geri dönüş ihtimali yoktur ama bundan sonrasını kaliteli turşu olarak geçirmek kişinin kendi elindedir. En iyisi hiç başlamamak ama bir kere başlandıysa da, bıraktıktan sonra bir daha hiç bulaşmamak” açıklaması yaptı.