Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Servet Ertaş

ÇEVRE SORUNU, GERÇEKTE KİMİN SORUNU?

Artık küresel düzeyde bir kriz haline gelen çevre sorunlarının başında ise hava kirliliği gelmektedir. Endüstriyel faaliyetler ile fosil yakıtların (petrol, kömür vb.) kullanılması sonucu ortaya çıkan karbondioksitin atmosfere salımı, sera etkisine sebep olarak, neticede iklim krizine dönüşmüştür. İklim krizi ise aşırı sıcaklar, kuraklık, kıtlık, su kıtlığı, yaygın orman yangınları, ani ve aşırı yağışlar vb. gibi çeşitli klimatik(meteorolojik) afetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevresel kirlilik hava ile sınırlı da değil. Akarsuların, göllerin, denizlerin ve toprağın çeşitli kimyasallarla kirletilmesi de, insanlar ve tüm canlılar için temiz su ve temiz gıda güvenliğini tehdit etmektedir.

Yapılan araştırmalara göre, dünyada yaşanan mevcut çevre kirliliğinin yarıdan fazlası, son 40 yıl içerisinde meydana gelmiş. Teknolojinin hızla gelişmesi, endüstriyel faaliyetler, hızlı nüfus artışı, çarpık ve plansız kentleşme gibi sebepler, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının hızla tüketilerek doğa ile insan arasındaki dengenin daha çok bozulmasına neden olmaktadır. Bu dengenin bozulmasıyla birlikte doğanın özümseme kapasitesi tükenmekte, kendi kendini yenileyebilme potansiyeli de azalmaktadır. Gitgide geri dönülemez noktaya doğru evrilen küresel çevre sorunları, artık çözüme yönelik harekete geçmesi için de alarm zillerini çalıyor.
Küresel ısınma gerçeği, 15-20 yıl önceki belgesellerde gösterilen o sevimli kutup ayılarının, erimiş buz kütleleri üzerinde sekerek yürümesi olmanın ötesine geçti. Bizzat hayatımızın içerisinde aşırı sıcaklar ve ona bağlı klimatik-hidrolojik afetler olarak hissediliyor. Buna paralel çevre meselesi de soyut bir sözcük olmaktan çok daha fazla anlam ifade ediyor. Çünkü çevre-ekoloji; sadece entelektüel bir grubun sohbetlerinin konusu olmaktan çıkıp, artık insanlar ve tüm canlılar için temiz hava, temiz su ve temiz topraktan üretilecek temiz gıda meselesine dönüşmüştür.
Peki tüm bu gerçeklik, ülkemiz halkını ne kadar ilgilendiriyor?
Ülkemizde çevrenin tüm insanlar ve hatta canlılar için bir hak olduğu bilinci oluşmuş mudur?
Bu bilince bağlı olarak, toplumda çevreyi koruma refleks ve sorumluluğunun geliştiği söylenebilir mi?
Piknik yaptıkları yerlerde cam ve plastik ambalajlarını çevreye atanlar; sigara izmaritlerini yere atarak orman yangınlarına sebep olanlar; parklarda bahçelerde çekirdek çitleyip kabuklarını yere atanlar; hurda ve inşaat yıkıntı artıklarını kaldırım kenarlarına bırakanlar; bina yapım ve yıkım işlerinde ilgili kanun ve yönetmeliklere uymadan çevre ve halk sağlığına kast edenler; etrafı kanserojen tozlarda boğanlar; filtresiz fabrika bacalarından havaya karbondioksit salanlar; akarsulara kimyasal atıklarını boşaltanlar; kentlerin içme suyu veya tarım havzaları yakınında madencilik faaliyeti yürütüp, tonlarca siyanür zehrini toprağa boca edenler…ve daha bir çok kirleticiler…
Bunlar bizim ülkemizden değil mi?
Peki tüm kirleticiler, bu cüreti nereden buluyor?
Kasten mi, ihmalen mi yoksa cehaletten dolayı mı?
Yada şöyle soralım; hava, su ve toprağın sorumsuzca kirletilmesi, kimleri etkiliyor?
Aslında kimlerin çevre ve yaşam haklarına kast ediyorlar?
Çevre hakkı nedir? Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. Maddesi ülkemiz halkı için ne anlam ifade ediyor?
Bu soruları cevapladığımızda en başta sorduğumuz “çevre sorunu, gerçekte kimin sorunu?” sorusuna da cevap bulmuş olacağız. Bu soruya cevap ararken, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “çevreyi korumak, aklın gereğidir.” sözünü de bir kez daha düşünelim.
(Konuya sonraki yazımızla devam edeceğiz.)
Sağlıklı ve dengeli bir çevrede, afetlere dirençli kentlerde, insanca koşullarda yaşamak umuduyla; yeni haftada herkese esenlikler diliyorum.

Servet ERTAŞ:
İZ-AFED(İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
Afet Bilinci Eğitmeni, Kent Çevre ve Yerel Yönetimler Y.L Prog. Mezunu
İzmir Kent Konseyi – Bütünleşik Afet Yönetimi Çalışma Grubu Kurucusu

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER