Partimiz 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde halkın büyük teveccühü ile birinci parti
olmuş, iktidar ise 22 yıl sonra ilk kez ikinci parti konumuna gerilemiştir. İktidarı
boyunca yarattığı tüm sorunları günden güne derinleştiren iktidar milletin
gözünden de gönlünden de düşmüştür.
İktidar, sırf kendilerini iktidarda tutmak kaygısıyla, kendi çıkarlarını toplumun
çıkarlarının üstünde tutan bir anlayışla halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine
halkın gerçek gündemlerinin üzerine perde çeken adımlar atmaktadır.
İlk olarak, yapay bir tartışma ile anayasanın ilk dört maddesi dahi hedef alınmıştır.
Bu tartışma ile vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunları üzerine bir sis
perdesi çekilmek istenmiştir. Bir kişinin iktidarının hile ile anayasal devamlılığı
hedeflenmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, anayasaya uymayanlarla anayasa
yapmamıştır, yapmayacaktır.
Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayarak seçişmiş milletvekilini hapiste tutan,
suçsuzlukları hukuken tescillenmiş kişileri görevlerine iade etmeyen, bir gece
ansızın İstanbul sözleşmesinden çıkarak devleti kadınların arkasından çekenlerin
şekerle kaplanmış zehrini yutmadık, halkımıza da yutturmadık.
Ardından, toplumun tüm kesimleri hayat pahalılığı altında ezilirken, kadınlar,
çocuklar, bebekler şiddete uğrarken, yaşam hakları ihlal edilirken, dikkatleri başka
yöne çekmek için 1 Ekim’de bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından İsrail’in yeni
hedefinin Türkiye olacağı ifade edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin nasıl
bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde kapalı oturum talep etmiştir. Kamuoyunun bilmediği hiçbir bilginin
söylenmediği kapalı oturum ile kurmaca ortaya çıkmış ve bu gündem üzerinden
vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi amaçlayan kanun teklifi geri
çektirilmiştir. İktidarın kötücül planı bir kez daha milletin vicdanından dönmüştür.
Bu iki hamlesinden sonuç alamayan iktidar, son olarak Kürt sorununu inkar
etmesine ve hiçbir somut önermesi olmamasına karşın terör örgütününün
kurucusu ve başını meclise çağırarak yeni bir tartışma başlatmıştır. Cumhuriyet
Halk Partisi, demokrasilerde sorun olup olmadığına sorunu yaşayanların karar
vereceği görüşünü savunmuş, şehit aileleri ve gazilerin yüzüne bakamayacağı hiçbir
sürecin içinde olmayacağını kamuoyuna duyurmuştur.
Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun demokratik, barışçıl yollarla mutlaka
çözülmelidir. Kürt sorununun toplumsal mutabakatla, şeffaf bir biçimde, TBMM
çatısı altında kurulacak bir masa etrafında, önyargısız, bir araya gelinerek
çözülebileceğine inancımız tamdır. Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada
barış” şiarının temsilcisi olan partimiz, Türkiye’nin Kürt meselesinin barışçıl,
demokratik çözümünden yanadır ve bu çözümü sağlama çabasından geri
durmayacaktır. Kendisini Kürt kimliğiyle tarif eden yurttaşlarımız bu cumhuriyete
“benim cumhuriyetim” diyene, kendilerini eşit hissedene ve bu çerçevede tam bir
aidiyet duygusu sağlayana kadar çözüm çabalarımız bitmeyecektir. Partimiz, Kürt
sorununun var olduğunu ve bu sorununun çözüm yerinin de TBMM olduğunu
işaret etmiş ve iktidarın bu kurgusunu da boşa çıkartmıştır.
Tüm bunlar yaşanırken, terör örgütünün kurucusu ve başının TBMM’ye çağrıldığı
bir süreçte altı ay önce temiz kağıdı almış olan, adli sicil kaydı, arşiv kaydı dahi
olmayan, adaylığa engel durumu tespit edilmemiş olan ve devlet güvencesi ile aday
yapılmış olan Esenyurt Belediye Başkanı’mız Prof. Dr. Ahmet Özer’in kendisine ve
partimize itibar suikastı yapmak için bir kumpas planını hayata geçirilmiştir.
Esenyurt’ta yaşayan her iki seçmenden birinin oyunu alarak seçilmiş bir kamu
görevlisi kaçma şüphesi bulunmazken, ifadeye çağrılabilecek durumda olmasına
rağmen bir şafak operasyonuyla evine, hatta yatak odasına baskın yapılarak
gözaltına alınmıştır. Evinde ve belediyede yapılan arama işlemlerinde yanında
avukat bulundurulmasına ve dijital verilerin imajının alınmasına izin verilmemiştir.
Zekeriya Öz’ün bile hepsine bir anda başvuramadığı tam anlamıyla FETÖ
yöntemleriyle bir yandan 40 yıldır sosyoloji alanında çalışmaları bulunan, profesör
unvanına sahip bir akademisyen itibarsızlaştırılırken bir yandan da Esenyurt
halkının iradesi gasp edilmiştir. Bu yapılan işlemlerde hukuka saygı yok, aileye
saygı yok, özel yaşama saygı yok, savunma hakkına saygı yok, milletin seçme
iradesine saygı yok.
Bu hukuk katliamını gerçekleştirmek için, aynı FETÖ’nün savcısı Zekeriya Öz gibi
kullanışlı bir aparata ihtiyaç vardı. O da Türkiye ve dünya hukuk tarihinde
görülmemiş bir şekilde mahkeme mahkeme gezdirilerek gezici bir adalet celladı
olarak Canan Kaftancıoğlu, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Sözcü Gazetesi,
Selçuk Kozağaçlı, Grup Yorum Davası, Türk Tabipler Birliği, Sırrı Süreyya Önder
davalarında görevini yerine getirdikten sonra, siyasi bir görevle Ankara’da
ödüllendirilen ve son olarak apar topar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına atanan
Akın Gürlek oldu.
Ahmet Özer daha hakim karşısına çıkmadan, sorgusu yapılmadan, ifade bile
vermeden, tutuklandığı ve yerine kayyım tayin edildiği, iktidara yakın medya
tarafından ilan edildi.
Geçmişte milletvekilliği yapmış ve AK Partili siyasetçiler ile yemek masalarında
fotoğrafı bulunan, şu anda yurtdışında yaşayan birisiyle on yıl önce yaptığı iddia
edilen ve içeriği dahi belli olmayan iki telefon görüşmesi; bir kısmı adli işlem
görmüş kişilerle suç unsuru taşımayan telefon görüşmelerinin olduğu gibi
hukuksuz deliller, yok hükmünde iddialar ve basit numaralar ama koca koca laflar
bu siyasi tutuklamaya dayanak yapılmıştır.
Öyle bir kumpas ki, savcılığın basın bildirisi dahi kamuoyunu yanıltma amacı
taşımaktadır. Ahmet Özer hakkında suç iddiası ya da suç isnadı ifadesinin
kullanılması gerekirken, hüküm verilmiş gibi ifadeler kullanılarak belediye
başkanımız itibarsızlaştırılmış ve kamuoyu yanıltılmıştır.
Tüm bu hukuksuzluklar yapılırken bir taraftan da OHAL döneminde çıkarılan bir
düzenlemenin arkasına sığınarak, halkın iradesi ile farklı partilerden seçilmiş 45
belediye meclis üyesi hakkında hiçbir adli işlem yokken, içlerinden bir başkan vekili
seçmek yerine bir gecede Vali Yardımcısı yaptığı kullanışlı kaymakam kayyım
olarak atanmıştır.
Halkımızın iradesini gasp eden bu hukuksuz ve antidemokratik süreci
değerlendirmek üzere Esenyurt İlçe Başkanlığımızda 31 Ekim 2024 tarihinde
yaptığımız MYK toplantısı, ardından milletvekillerimiz ile yaptığımız iki günlük
toplantılar ve bugün gerçekleştirdiğimiz Parti Meclisi ve MYK toplantılarımız
sonucunda hiçbir baskıya ve hukuksuzluğa teslim olmayan, halkın iradesinin gasp
edilmesine izin vermeyen, yurttaşlarımızın gerçek gündemine kökten sahip çıkan
kararlılığımızı ifade ediyoruz.
Bu kapsamda;
4 Kasım 2024 Pazartesi sabahından itibaren her gün bir Genel Başkan
Yardımcısı veya Grup Başkanvekilimiz, iki Parti Meclisi üyesi, üç Milletvekili,
bir Yüksek disiplin kurulu üyesi, iki İlçe Başkanı, iki Belediye Başkanı, iki İBB
yöneticisi, bir il yöneticisi, bir ilçe yöneticisinden oluşan en az 15 kişilik bir
heyet iki hafta süresince Esenyurt ilçesinde görevlendirilecektir. Heyet, bu
yaşanan hukuksuz süreci anlatmak, hukuksuz kayyımın takipçisi olmak ve
her kararının, her uygulamasının gayrı meşruluğunu teşhir etmek,
Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına asla göz
yummayacak şekilde bir hizmet ve halk dayanışması göstermek üzere Acil
Eylem Planı uygulayacaktır.
Esenyurt’ta yaşanan hukuksuzluklar ve parçası olduğu büyük iktidar
kumpaslarını açığa çıkarmak ve engellemek üzere partimizin tüm yetkili
organları teyakkuzda olacak ve kriz masaları oluşturularak, süreç yakından
takip edilerek, gereken siyasi adımlar atılacaktır. Esenyurt’taki halk iradesi
gaspını yerinden takip edilecek, milli iradeye kurulan tuzak ve hukuk
tanımazlık aynı anda 81 ilde 973 ilçemizde en güçlü şekilde, tüm kanıtlarıyla
deşifre edilecektir.
31 Ekim 2024 tarihi itibariyle Sayın Genel Başkanımız tüm programlarını bu
kapsamda iptal etmiştir, gelişmeler doğrultusunda programlar yeniden
planlanacaktır.
1 milyondan fazla nüfusuyla İstanbul’un en büyük ilçesi olan, AK Parti’nin
utanç verici imar uygulamaları ile kent suçları müzesine dönüştürülmüş
olan Esenyurt’ta Esenyurtluların kent hakkını savunmak ve AK Parti
tarafından yaratılan 30 bin Esenyurt konut mağdurunun haklarını korumak
için Esenyurt Rant Takip Komisyonu kurulacaktır.
AK Parti’nin gündeme sis etkisi yaratma çabasına rağmen toplumun en
büyük ve en yakıcı sorunu olan enflasyon, hayat pahalılığı, ekonomik
daralma, işsizlik ve vergide adaletsizlik konularını siyasetimizin ana gündemi
yapmaktan çıkarmayacak ve TBMM’de başta bütçe maratonu olmak üzere
tüm zeminlerde gerekli adımlar atılarak bir seferberlik halinde halkımızın
gerçek sorunlarına sahip çıkılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün verdiği tüm yasama ve denetim
yetkilerimizi kullanarak, kanun boyutuyla gereken siyasi adımlar atılacaktır.
Yerel seçimlerden bu yana, milletin sorunlarını çözmek yerine, ülkenin gerçek
gündemini karartmak ve kendi istikametini Türkiye’ye dayatmak için çalışan
iktidar, Türkiye’nin önüne, yeni bir demokrasi ve adalet krizi koymuştur.
Yaratılan bu kriz; zaten düşük büyüme ve yüksek enflasyon sorunları olan, halkı
güvencesiz ve yoksul bırakan, iktidarın zayıflarla dolu ekonomi karnesi nedeniyle
içeriye ve dışarıya güven telkin etmeyen, kırılgan ekonomimizin yaşadığı kriz
halini daha da derinleştirecektir. Bu, Türkiye’nin yoksullaştırılan halkına,
emekçisine, emeklisine, çiftçisine, sanayicisine, iş insanına, vize almakta zorlanan
gencine yapılan en büyük kötülüktür.
Demokrasiyi kesintiye uğratmak, seçmen iradesini gasp etmek darbecilere uygun
utanç verici bir davranıştır. Yaşadığımız tablo, panikle ve telaşla yapılan planlarla,
yargı eliyle siyaseti dizayn etme çabasıdır.
Bilinmelidir ki halkımız, yerel seçimlerde ortaya koyduğu irade ile iktidarı
değiştirme sürecini başlatmıştır. İktidara düşen, milletin iradesine saygı
duymaktır. Siyasette rekabetin tek sahası seçimler, kararı kesin olan tek hakemi
de millettir.
İktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Bu milletin seçilmişlerine karşı yürüttüğünüz
hukuk dışı operasyonlar, halkımızın Cumhuriyete ve demokrasiye olan bağlılığına
gölge düşüremeyecektir. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarın kurduğu hiçbir
oyunun parçası olmayacak, hiçbir tuzağa düşmeyecek, hiçbir operasyona teslim
olmayacaktır.