Ege Üniversitesi (EÜ) Birgivi İlahiyat Fakültesi tarafından “Ayrıştırıcı Değil Kaynaştırıcı Bir Kavram Olarak Yaşayan Sünnet” başlıklı panel düzenlendi. Panele EÜ Birgivi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Hanefi Palabıyık, Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Topal, Dr. Öğr. Üyesi Nuriye İnci, Öğr. Gör. Osman Bostancı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Panelde konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu yer aldı.
Etkinlik başında Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi Öğr. Gör. Osman Bostancı tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi.
Konuşmasında yaşayan sünnetin İslam dünyasını ayakta tutan bir işlevi olduğunu söyleyen Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu, “Yaşayan sünnet, konjektürel açıdan İslam dünyasının hiç de iç açıcı olmayan mevcut durumunda önemli bir işlev görüyor ancak bunun işlevi daha fazla artırılabilir. Ayrıca sünnet kelimesinden herkes farklı bir şey anlıyor. Sünnet, İslam dünyasının yaşanan bir olgusudur. Sıradan bir Müslüman, peygamberi seviyor ve onun yolundan gitmek istiyor ancak kimin söylediğini kabul edecek? Öyle bir tanım yapmalıyız ki hem akademi hem de halk için yol gösterici olsun” dedi.
“Sünnetin ilk kaynağı Kur’an’dır”
Prof. Dr. Kırbaşoğlu, “Sünnet sadece Peygamberimiz ile ilgili değil. Peygamberimiz ve ashabı ile birlikte oluşturulan bir model. Ashabı kiram, yaşayan sünnetin olmazsa olmazıdır. Çünkü orada bir toplum inşa ediliyor ve bu toplumu oluşturan ilk Müslümanların birbiri ile ilişkisi sonucu yaşayan sünnet oluşturuluyor. Bu sebeple sünneti anlamak için kaynaklar arasından Kur’an-ı Kerrim’i ilk sıraya koydum. Sünnetin ilk kaynağı Kur’an’dır. Bir kişi sünnete uymak istiyorsa ilk yapacağı iş Kuran-ı Kerim’e inançtır” diye konuştu.
Sünnet-hadis özdeşliği problemini çözmek için kavrmalarda düzeltme yaptıklarını ifade eden Prof. Dr. Kırbaşoğlu, “Günümüzde sünnet deyince hadis, hadis deyince sünnetin akla gelmesi de problemli bir durum. Çünkü sünnetin yegane kaynağı hadisler değil. Aynı zamanda her hadis, bir sünnet içermez. Çünkü klasik ulema bile erken dönemde sünnetle hadisi ayırıyor. Ancak hadisler sünnetin kaynaklarından bir tanesidir” diyerek konuşmasını sürdürdü. Böylece sünnetle, yaşayan sünnet arasındaki vurgunun da önemle hatırlanması gerektiğini hatırlatan Kırbaşoğlu, verdiği bazı örneklerle de konuyu somutlaştırdı.
Panel konuklardan gelen soruların cevaplanması ile son buldu.