Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

FAİLLERLE İLGİLİ CEZASIZLIK POLİTİKALARINA KARŞI; İSYANDAYIZ!

2024 yılının ilk dokuz

2024 yılının ilk dokuz ayında 292 kadın, sadece Eylül ayında ise 34 kadın, erkekler tarafından
öldürüldü, 20 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. İçinde bulunduğumuz Ekim ayında ardı ardına
yaşanan, kız çocuklarına ve kadınlara yönelik vahşi saldırılara, cinayetlere karşı ayağa kalkmak, bu
“cinskırım kabusu”ndan uyanmak artık her kadının görevi.


Narin’in acısı henüz dinmemişken, vahşice katledilen Sıla bebeğin, İkbal’in, Ayşenur’un, Gülfer’in,
Sibel’in, Gülsiye’nin acıları ile sarsıldık. Erkek şiddeti nedeniyle yaşam hakları elinden alınan yüzlerce
kadın ne yazık ki unutuluşa terk ediliyor. Çünkü yürürlükteki yasalara rağmen cezasızlık politikası
hüküm sürüyor; kamu görevlileri yükümlülüklerini yerine getirmiyor; yeni cinayetleri engelleyecek
önlemler alınmıyor. Vahşice katledilen İkbal ve ailesi suç duyurusunda bulunmuşlardı, katil cinayeti
tam bir yıl önceden haber vermişti. Kadınların yoğun mücadelesi sonucunda yürürlüğe giren 6284
sayılı yasa uygulanmış olsaydı, cinayetler engellenebilirdi. İstanbul Sözleşmesi (Kadına Yönelik Şiddet
ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi) yürürlükte
olsaydı, erkek şiddetinin gerisinde yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması için
önlemler alınırdı. Oysa toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçe sayan, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddeti
meşru sayan, kültürel kalıp yargıları ve bunlara dayalı nefret söylemini sürekli besleyen bir siyasal
iktidar ve uygulamaları ile karşı karşıyayız.


Siyasi iktidar yasaların yüklediği sorumluluktan kaçmak için yasaları değiştirmek, uluslararasi
sözleşmelerden çıkarak ya da onları tanımayarak toplumsal alanda ve hukuk önünde kadını yalnız ve
değersiz kılmak suçunu işlemektedir.


Bütün bu eylemler faillerin daha güçlenmesine, şiddetin ve tacizin toplum içinde daha da artarak
devam etmesine neden olmaktadır.


Ancak hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!
Sadece öfkemizi ortaya koymakla yetinmeyeceğiz ve bu karanlığa teslim olmayacağız!


YASALARA DOKUNMA! UYGULA!
Öncelikle 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmasını bekliyoruz. Bu yasa, erkek şiddetinin yeni canlar
almasını engelleyebilecek hukuki araçlardan biridir. Bölgemizde adli kurumlar, barolar, danışma
merkezleri, valilik bünyesinde ya da belediyelerde oluşturulan kadına yönelik şiddetle mücadele

birimlerinde hem çalışanlara hem de kadınlara bu yasa hakkında ayrıntılı bilgi verilmeli, uygulamada
karşılaşılan engeller kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Kadın hakları savunucuları olarak, kadınlara şiddetten uzak yaşamlar kurabilmeleri için ihtiyaç
duydukları desteklerin sağlanmasının takipçisi olacağız!

İstanbul Sözleşmesi gibi Türkiye’nin halen taraf olduğu bir başka uluslararası sözleşme, CEDAW da
(Birleşmiş Milletler – Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) toplumsal
cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında devletlere yükümlülük getirir. Devletlerin bu yükümlülükleri ne
ölçüde yerine getirdiklerine, mücadele için belirlenen genel standartlara uyup uymadıklarına dair bir
izleme ve denetim sistemi kurar. Uluslararası sözleşme ve anlaşmalar, ulusal hukukun üstünde hukuki
metinler olduklarından toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları savunucuları için ulusal yasal
çerçevenin iyileştirilmesinde etkili araçlardır.
Kadınlara yönelik erkek şiddetinin, kadın cinayetlerinin artışı nedeniyle bir kez daha vurguluyoruz ki;


İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR!
Bilindiği üzere, Türkiye, 2021 yılı Temmuz ayında İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı
Kararnamesi ile çekildi. Sözleşmeye karşı çıkılmasının nedeni, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini
gözlerden gizlemeye çalışmak, kadınları aile içindeki rolleri ile sınırlamak ve sosyal devletin yokluğunda
bakım işini kadınlara yüklemektir.


Ancak kadınlar İstanbul Sözleşmesinden ve Sözleşmenin güvence altına aldığı haklarından
vazgeçmeyecekler! 6251 sayılı onay yasasının ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun parçası
olan tüm hükümlerinin eksiksiz uygulanmasını talep etmeye devam edeceğiz!


KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!
Şiddetin gerekli önlemler alındığında engellenmesi, şiddetten uzak yaşamların kurulabilmesi
mümkündür. Tüm kadınları Körfez bölgesinde de evi, sokağı suç mahalli olmaktan çıkarmaya
çağırıyoruz! Kadınların ihtiyaç duydukları destekleri alabilmeleri için daha fazla kadın danışma merkezi
ve sığınak açılmalı, bu merkezler gerekli donanımlara sahip olmalıdır. Şiddetin önlenmesine yönelik
yasaların eksiksik uygulanması, şiddetle yüz yüze olan kadınların güçlendirilmesi ve toplumda genel
olarak şiddetle ilgili farkındalığın yükselmesi için kadın örgütlenmeleri ile işbirliği içinde çalışmalar
yapılmalıdır.


Şiddeti yaşamımızdan uzak tutabilmek, yetkililerin yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için
dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.


Kadınlar olarak tekrar tekrar söylüyoruz. Eşit, adil ve laik bir düzende cinsiyet eşitliği politikalarının,
6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını istiyoruz.
Biz kadınlar her zamankinden daha fazla örgütlü olmalı, yanyana durmalı dayanışmayı büyütmeliyiz.
Bu karanlığı kadınlar yıkacaklar.


YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI