Gemi söküm belası

Bugüne kadar Çevresel Etki Değerlendirme Raporu hazırlamaktan muaftılar. 1993’te, kuruldukları yıllarda, bırakın ÇED Raporunu, Çevre Bakanlığı bile yoktu. Bu sakat mı sakat anlayışla ÇED Raporu muafiyetleri vardı.

Tabi, doğa da bu her türlü suça bulaşan gemi sökümün 1993’te kurulduğunu bildiği için, ondan etkilenmiyor, kirlenmiyor, kanser saçmıyordu(!); vergi suçlusu, akaryakıt kaçakçılık alanı olarak çalışmalarına izin veriyordu (!)…

Her işi şüpheli olan gemi sökümcüler kurnazdırlar da! Baksanıza isimlerini bile değiştirdiler. Gemi Söküm Sanayicileri Derneği, bir hamlede şık, sevimli, hoş bir isime kavuşup Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği oluverdi! Gitti “söküm”, geldi “dönüşüm”.

Şimdi de ÇED Raporu alacaklarmış kapasite artışları için. Ekolojist ve çevreci dostlarımın mücadelelerini önemsiyor ve bilinçli direşkenliklerine saygı duyuyorum. Onların gemi sökümcüleri ÇED Raporuna zorladıklarını da biliyor ve anlıyorum.

Ancak gemi sökümcü bunlar; şark kurnazları! ÇED Raporu alacaklar ve kapasitelerini artırdıkları gibi, ülkemizi gemi mezarlığı, tehlikeli atık çöplüğü olmasında büyük katkılar sağlayacaklardır bu sözüm yabana iş adamları, sanayiciler.

Sanayicilik kim bunlar kim? Hangi sanayi kültürüne sahipler? Hangi eğitim süreçlerinden geçmişler? Yaptıklarını söyledikleri işi bile bilmiyorlar.

Sanayici işine yatırım yapar, üretim araçlarını geliştirir, araştırır… Göz boyacılığı için, politik ve halk dalkavukluğu için gidip cami yaptırmaz! Daha kendi işlerinin yapılabilmesi için mutlaka zorunlu olan havuzları bile yokken üstelik…

Bu sökümcüler, ÇED Raporu aldık diyecekler ve ekolojistlerle çevrecilerin, nükleer gemilere, petrol platformu sökümlerine karşı çıktıkları gibi benzeri tepkilerini aşacaklardır!

ÇED Raporlarının bir ciddiyetinin olmadığını; kes yapıştır yöntemlerinden ve hatta bambaşka sektörler için hazırlanmış raporların, ilgisiz sektörlerin ÇED Raporları sayfalarında gördük, biliyoruz.

ÇED Raporlarında mutlaka uyulması gereken kurallara ve alınması gereken önlemlere harfiyen uyacaklarını vaat edenleri denetleyen de yok bunlara uyan da yok. Daha da kötüsü mahkemelerden alınan yürütmeyi durdurma kararlarını takan yok!

Gemi sökülmesin diye direnen ve yürütmeyi durdurma kararını mahkemelerden alabilen ekolojistler ve çevreciler bir de bakıyorlar ki, gemi sökülmüş de demir çelik fabrikalarının elektrikli ark ocaklarında ergitilmiş ve kütük demir haline getirilmiş bile. Bacadan da ağır metal tozları olarak havaya da karışmış, cürufları Aliağa’da ve Foça’da depolanmış…

Ne kıyı kenar çizgisi bıraktılar ne deniz ne hava ne su ne de toprak!

Bu ÇED Raporu yutturmaca olacak tıpkı bugün madencilikteki ÇED Raporları gibi.

Gelin, gemi sökümde öncelikle havuzlarda sökümü zorlayıp, gerçekleşmesini sağlayalım. Gemi Söküm Yönetmeliğine mutlaka üniversitelerin ilgili bölümlerinden, TMMOB ve TBB il TTB gibi Veteriner Hekimleri Odası’ndan da uzmanların çağırılmasının eklenmesi için uğraş vermeliyiz.

Peki bu görevli, yetkili ve sorumlular arasında ekolojik ve çevre örgütlerinin temsilcisi olmadan iş sağlıklı olabilir mi?

ÇED, gemi sökümü için de elbette zorunlu olmalı ama öncesinde mutlaka havuzlarda yapılması sağlanmalıdır. Havuz yoksa ÇED hiçbir işe yaramaz. Yararsa ancak gemi sökümcülerin, direnişi kırma ve tekelleşmelerine yarar.

Deniz Kuvvetlerimizin Alaybey tersanesinde havuzlarda olduğu gibi olur bu iş; havuzlarda ve kendi bayrağını taşıyan gemilerle…

Dikkat! Yolculuğumuz gemi sökülen Hindistan, Bangladeş, Pakistan’a doğru…