İzmir’de eski yapılar ve depreme dayanıklılık

Biz Gerçekten Hazırlıklı Mıyız? İzmir, Ege’nin incisi olarak hem tarihsel hem de coğrafi güzellikleriyle büyüleyici bir şehir. Ancak, güzelliklerinin yanında, deprem riski de barındırıyor. Bu riski göz önünde bulundurduğumuzda, kentteki yapı stoğunun durumu, bizim için ciddi bir soru işareti oluşturuyor. İzmir’in büyük kısmında, 1980’lerin başlarına kadar inşa edilen eski binalar var. Bugün, çoğu deprem güvenliği açısından oldukça riskli. Bu binaların güvenliğini sağlamak için harekete geçilmesi gereken bir dönemdeyiz. Ancak, bu konuda hala yeterli adımlar atılmadığını görmek çok üzücü.

1999 İzmit Depremi, tüm Türkiye için olduğu gibi İzmir için de bir uyanışa sebep olmuştu. O günden sonra yeni deprem yönetmelikleri devreye girdi ve binaların daha güvenli olması adına bazı adımlar atıldı. Fakat bu adımlar çoğunlukla yeni inşa edilen binalar için geçerli oldu. İzmir’deki eski binalar, bu yönetmeliklere tabi olmadığı için, hala büyük bir risk taşıyor. Birçok eski bina hala depreme karşı güvenli değil ve büyük bir tehlike oluşturabilir.

Özellikle İzmir’in gecekondu bölgelerinde ve bazı eski mahallelerinde, deprem riski taşıyan binaların sayısı oldukça fazla. Deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve riskli yapıları hızlı bir şekilde tespit edip güçlendirmek gerekiyor. Belediye, riskli yapıların tespiti için bazı çalışmalar yürütüyor ancak bu çalışmaların hızlanması, şehri daha güvenli hale getirebilmek için büyük önem taşıyor. Eski binaların güvenliği, sadece bir mühendislik sorunu değil; tüm İzmir halkını ilgilendiren, toplumsal bir yaşam meselesi.

Bununla birlikte, kentsel dönüşüm projeleri de oldukça önemli bir yer tutuyor. İzmir’deki bazı bölgelerde dönüşüm projeleri hızla ilerlese de, bu projelerin kapsamı ve hızı ne yazık ki yeterli değil. Eski binaların dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi, halkın daha güvenli bir ortamda yaşamasını sağlayacak. Fakat bunun için sadece inşaat firmaları yeterli değil. Yerel katılım, bu dönüşüm sürecini daha sağlıklı ve sürdürülebilir kılacaktır.

Bu noktada, İzmir’deki halkın bilinçlendirilmesi de çok önemli. Deprem güvenliği konusunda daha fazla bilgilendirme yapılması, halkın bu konuda adım atmasını hızlandırabilir. Ayrıca, maddi ve teknik destek sağlayan projelerin artırılması, binaların güçlendirilmesinin önünü açabilir. Herkesin, güvenli bir yaşam alanı için sorumluluk taşıması gerektiğini unutmamalıyız.

İzmir, deprem riski taşıyan bir şehir olarak, bu riske karşı hazırlıklı olmak zorunda. Şehirdeki eski yapıların güçlendirilmesi, kentsel dönüşüm projelerinin hızlanması ve halkın bilinçlendirilmesi, bu hazırlığın temel taşlarıdır. Bu konuda atılacak her adım, can kayıplarını engelleyebilir ve büyük maddi zararı önleyebilir. Hepimiz için daha güvenli bir İzmir inşa etmek, şimdi atacağımız adımlara bağlı. İzmir’in geleceği için deprem güvenliği sadece bir mühendislik meselesi değil, tüm toplumun sorumluluğudur.

AYÇA AYDIN

İNŞAAT MÜHENDİSİ

@muhendisbirkadin