Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İzmir’de okullara ‘imam’ atanmıştı: Yargı kararını verdi

MEB ile Diyanet arasında

MEB ile Diyanet arasında imzalanan ve tepki çeken ‘ÇEDES’ protokolü yargıya taşınmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftüleri hakkında yapılan suç duyurusu dilekçesinin ‘işleme konulmamasına’ karar verdi. Avukat Tacettin Çolak, “Unvanlarının başında ‘Cumhuriyet’ olan savcılar bu olayda da maalesef cumhuriyetin savcısı gibi değil, siyasi iktidarın memuru gibi hareket etmiştir” dedi.

Cumhuriyet’te yer alan Mehmet Oflaz’ın haberine göre; 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilen imam, vaiz ve din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere ‘değerler eğitimi’ verecek.

Protokolün ilk uygulamaları ise İzmir ve Eskişehir’de yaşama geçirildi. 

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDULAR

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları ile avukatlar; İsmail Sami Çakmak ve Tuncay Alemdaroğlu, ÇEDES protokolünü uygulayan il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftüleri hakkında suç duyurusunda bulundu. 

İŞLEME KOYMADI!

Suç duyurusunu işleme alan Başsavcılık, il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftüleri hakkındaki dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftüleri hakkındaki dosyanın “işleme konulmamasına” karar verdi. 

OKULA İMAM ATANMASI ‘LAİKLİĞE’ AYKIRI DEĞİLMİŞ!

Cumhuriyet’in ulaştığı kararda, “Çocuklara ve gençlere milli, manevi ve ahlaki değerlerin benimsetilmesinde destek olmak amacıyla resmi kurum olan milli eğitim müdürlükleri ile müftülüklerin ortak çalışma yürütmesinin başlı başına Atatürk ilke ve inkılaplarına, laiklik ilkesine ve çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırılık teşkil etmeyeceği gerçeği dikkate alındığında;  il valileri, il milli eğitim müdürleri ve il müftülerinin bu süreçte görevlerinin gereklerini aykırı hareket ettiklerine ve ihbar edilen diğer suçları işlediklerine ilişkin iddianın soyut ve genel nitelikte bulunduğu, somut bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşılmıştır” ifadelerine ver yerildi.

‘SİYASİ İKTİDARIN MEMURU GİBİ HAREKET ETTİLER’

HKP Genel Sekreter Yardımcısı Tacettin Çolak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi.

Laikliğin Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hüküm olduğunu belirten Çolak, “Anayasa’nın 174’üncü maddesi ile koruma altına alınmış olan devrim kanunları da başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin kazanımlarını korumaya yönelik düzenlemelerdir” dedi.

Çolak, açıklamasının devamında şunları kaydetti:

“Unvanlarının başında ‘Cumhuriyet’ olan savcılar bu olayda da maalesef cumhuriyetin savcısı gibi değil, siyasi iktidarın memuru gibi hareket etmiştir. Yaptığımız suç duyurusuna karşı verilen işleme konulmama kararının hiçbir yasal dayanağı yoktur.”

“İMAMLARIN EĞİTİM VERMESİ ANAYASAYA AYKIRIDIR”

“Müftülük kadrosundaki imamların hiçbir formasyon eğitimi olmadan böyle bir eğitim vermeleri olayca mümkün değildir. Anayasaya ve yasalara açıkça aykırıdır” diyen Çolak, “Okullarda geçmişte zorunlu olmayan din dersleri artık zorunlu hale getirilmiş ve bu ders için din bilgisi öğretmenlerinin olduğu bir ortamda ayrıca bir de imamlara gereksinim duyulmasının hiçbir masum yönü yoktur. Bu uygulama aynı zamanda, okullardaki din bilgisi öğretmenlerinin ‘manevi değer sahibi olmadıkları’, imamların, vaizlerin ve Kur’an kursu hocalarının ‘manevi değer sahibi oldukları’ gibi bir çelişkili durum yaratmaktadır. Bir anlamda din bilgisi öğretmenlerini yok sayma, aşağılama ve hakaret içermektedir. Diğer yandan bu protokollerin, okulda başka dine mensup öğrencilere karşı da (sayısından bağımsız olarak) ciddi bir manevi baskı oluşturacağı çok açıktır” ifadelerini kullandı. Çolak, “Cumhuriyeti koruma ve kazanımlarına sahip çıkma görevimiz devam edecektir” dedi.