Normal bir deniz suyunda belirli bir popülasyona sahip planktonlar bulunur. Sıcaklıkla birlikte
deniz suyunda bulunan azot, fosfor gibi maddelerin fazlalığı alg oluşumuna neden olmaktadır.
Bu durum deniz suyunun renginde değişimlerle birlikte oksijen seviyesinin de azalmasına neden
olarak balık ölümlerine yol açabilir. Ancak bu durumun kök nedeninin iklim değişikliği, nutrient
fazlalığı değil, organik kirlilik olabileceği unutulmamalıdır. Ani bir atık ya da kimyasal deşarjı
sonucunda kirlilik artarak yarattığı toksik etki nedeni ile balık ölümlerine neden olabileceği gibi,
zamana yayılan deşarjlar ile artan kirlilik ile oksijen seviyesindeki düşüş, sıcaklık vb. faktörler
de olabilir.
Son yaşanan olay ile ilgili ilk gözlemlerimiz alg üremesinin olduğunu ve çözünmüş oksijen
seviyesinin düşük olduğunu göstermektedir. Konuyla ilgili olarak İl Tarım ve Orman
Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, İBŞB ve İZSU Genel
Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar ve alınan numunelerin analiz sonuçlarının
paylaşılması için bilgi edinme kanunu kapsamında resmi başvuruda bulunulmuştur.
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak bilim kurullarımız ile birlikte uzun yıllardır
İzmir’in koku sorunu ile ilgili çalışılmakta olup, önceki dönemlerde İBŞB tarafından oluşturulan
komisyonlarda görüş ve değerlendirmelerimiz paylaşılmıştır.
Yıllardır farklı zamanlarda görünen alg patlamasının neden balık ölümleri ile sonuçlandığını
anlamak, koku sorunu ve balık ölümleri ile ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek
için balıkların ölüm nedenleri ile ilgili tespitler ile deniz suyu numunelerine ilişki sonuçlar
beklenmektedir.
Bununla birlikte benzer süreçlerin tekrar yaşanmaması için, deniz suyu kalitesinin biyolojik ve
fizikokimyasal parametrelere göre düzenli olarak izlenmesi, değişimlerin gözlemlenmesi ve
gerekli önlemlerin alınması için şarttır. Kritik noktalarda derinlik boyunca çözünmüş oksijen,
pH, süspanse katı madde, Körfezin özel durumu yüzünden H 2 S gibi temel parametrelerin sürekli
izlenmeli, otomatik ölçümlerle anında türetilmelidir. Çevre ve halk sağlığı açısından tüm veriler
şeffaf bir şekilde paylaşılarak kamuoyu doğru bir şekilde bilgilendirilmelidir.
Yeterince arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıksu deşarjları, taşınan kirleticiler, körfezdeki gemi
trafiği, gemi söküm tesisleri, endüstriyel tesisler, balık çiftlikleri gibi kirletici kaynaklar deniz
suyu kalitesini olumsuz etkileyen faktörlerdir. Diğer yandan balık ölümlerinin Bayraklı sahilinde
görüldüğü düşünüldüğünde bölgedeki olası kirletici kaynaklarla birlikte, derelerle de taşınan
kirleticilerin de araştırılması gerekmektedir.
Deniz suyu kalitesinin iyileştirilmesi için kirletici kaynakların kontrol ve denetimi yerel ve
merkezi idarelerin yetki ve sorumlulukları çerçevesinde etkin bir şekilde yürütülmelidir.
İklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışlarının önümüzdeki yıllarda da yaşanacağı düşünüldüğünde
gerekli önlemler alınmadığı takdirde alg patlamaları ve balık ölümlerinin gerek kent estetiği
gerek çevre ve halk sağlığı açısından sorun olmaya devam edeceğine dikkat çekmek istiyoruz.
Hem deniz suyu kalitesinin sürekli olarak izlenmesine hem de üniversitelerimiz ile beraber iklim
değişikliği etkisi altında körfezde yaşayan kirlilik göstergesi deniz canlılarını takip ederek ileriki
çalışmaları planlamaya ihtiyaç vardır. Büyükşehir Belediyesi tarafından ayrı bir birim
sorumluluğunda çalışmalar yürütülmelidir.
Yerel ve merkezi idareye bağlı tüm kurumları İzmir Körfezinde su kalitesi parametreleri
açısından yapılan ölçümleri paylaşmaya, balık ölümlerinin nedenlerini paylaşmaya davet
ediyoruz. Açıklama yapmanın ötesinde benzer sorunları önlemek, İç Körfez kalitesini
yükseltmek üzere ivedilikle gerekli çalışmaları yürütmeye çağırıyoruz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi