İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin hasta kabulüne başlamasının üzerinden 44 gün geçtikten sonra sağlık personelini eksiğini gidermek için diğer kurumlarda çalışan sağlık personelinden başvuru almaya başlayacağını duyurdu. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, başvuruların il içi tayin şeklinde olacağına dikkat çekerek, “Şehir Hastanesi’nin ihtiyaçlarını karşılayacağız diye daha evvel çalışmakta olan, büyük hastanelerin, eğitim araştırma hastanelerinin personelinde, hizmetinde, veriminde ciddi düşüşlerin olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Burada ciddi bir iş gücü planlamasında yetersizlikten bahsedebiliriz. Bu hazırlıksızlık, yıllara yayılmış olarak yapılması gereken hazırlığın yapılmaması hem Şehir Hastanesi’nin hem de kentteki diğer hastanelerin iş gücü açısından ciddi bir yetersizliğe düşmesi olarak sonuçlanabilir” dedi.
Türkerler-Gama Holding ortaklığında, Yap-İşlet-Devret modeliyle temeli 2013’te atılan ve açılış tarihi sürekli ertelenen, ulaşım ve yetersiz personel ve malzeme sorunlarıyla sürekli gündeme gelen Bayraklı Şehir Hastanesi, 16 Ekim 2023 tarihinde hasta kabulüne başladı. Şehirdeki birçok hastaneden sağlık emekçilerinin geçici görevlendirilmesiyle sağlık hizmetinin sürdürüldüğü hastanenin personel istihdamıyla ilgili İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün başvuru ve ilan metni ancak 28 Kasım tarihinde yayınlandı.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde çalışmak isteyen sağlık personelinin il içi yer değişikliği ilan metni için yaptığı açıklamada, “İzmir Şehir Hastanesi’nin personel ihtiyacının karşılanması için ilimizde Sağlık Bakanlığı bünyesinde sağlık hizmetleri sınıfında görev yapan personelin İzmir Şehir Hastanesi’ne atama taleplerine dair; ilgili başvuru ve ilan metnine İzmir İl Sağlık Müdürlüğü web sayfasından ulaşabilirsiniz” ifadeleri yer aldı.
“HİÇBİR PLANLAMA YAPILMADI VE ORTAYA SADECE BİR BİNA ÇIKTI”
İl Sağlık Müdürlüğü’nün başvuru ve ilan metnini Anka Haber Ajansı’na değerlendiren Prof. Dr. Süleyman Kaynak, şunları söyledi:
“Bu son çıkan ilan, aslında yaklaşık 2 aydır Şehir Hastanesi’nin çalışma çabalarının bir sonucu diyelim. Şehir Hastanesi 2 bin 50 yataklı ve bu hastane en az 2 bin 500 hekim, en az 3 bin 500 tane de uzmanlaşmış hemşireye ihtiyaç duyan ve bunun dışında da 2 bin 500- 3 bin civarı diğer personele ihtiyaç duyan bir kurum. Bu hastane 2013 yılında inşaatına başlanmış bir hastane, 2018’de bitmesi planlanmış fakat planlanın üzerinden 5 sene geçtikten sonra açılmış durumda. Bu kadar büyük bir kurumun iş gücü açısından, uzmanlaşmış bir hastane olduğu göz önünde bulundurulacak olursa bu uzmanlaşmış hekim, hemşire, sağlık personelinin ve sağlık personeli olmayan diğer personelin bu yıllar içerisinde hazırlanması gerekiyordu. Çünkü daha evvel bunların uygulamaları da yapıldı. Birçok üniversite hastanesinin binaları hazırlanıyorken, inşa ediliyorken diğer üniversitelerin, daha evvel açılmış olan hastanelerin bünyesine yeni kadrolar ikdas edilip bitmek üzere olan veya bitecek olan kurumun kadroları önceden açıldı, oralarda insanlar yetiştirildi ve bina devreye gireceği zaman o insanlar orada görevlendirildiler. Dolayısıyla bitiş tarihi 2018 olmasına rağmen, o tarihten sonra dahi hekim kadrosu, hemşire kadrosu, diğer sağlık personeli ve sağlık personeli olmayan diğer personelin kadroları, İzmir ili içerisindeki diğer kurumlarda Şehir Hastanesi adına kadrolar açılarak bir yetişme dönemi sağlanabilirdi. Bunların hiçbirisi maalesef planlanmadı ve yapılmadı ve sadece ortaya bir bina çıktı. Bu binanın içini iş gücü olarak doldurmak için daha evvel çalışmakta olan diğer hastanelerin hekim, hemşire ve diğer personeli oraya çekiliyor. Böylece ne Şehir Hastanesi tam, verimli çalışabilecek ne de personeli oraya kaydırılmış olan, daha evvel çalışmakta olan hastanelerin verimi eski verimde olacak. Sözgelimi şu ana kadar Bozyaka ve Tepecik Hastanesi’nden insanlar orada görevlendirildiler. Ne Şehir Hastanesi, ne Tepecik Hastanesi ne de Bozyaka Hastanesi yeterli verim ve güçte çalışamadı. Bozyaka Hastanesi’nin verimi düştü, Tepecik Hastanesi’nin verimi düştü, Bayraklı Şehir Hastanesi’nin de verimi yine çok düşük olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla burada ciddi bir iş gücü planlamasında yetersizlikten bahsedebiliriz. Bu son açılan kadro ilanı aslında nedir derseniz, bu bir talep toplama ilanı diye değerlendirilebilir. Kent içerisindeki diğer hastanelerde görev yapmakta olan hekim, hemşire ve diğer sağlık personelinin Şehir Hastanesi’ne gidip gitmeme hususundaki isteklerini belirlemek ve adeta anket gibi personel talebi toplamak diyebiliriz buna. Tabii bunları aldıktan sonra muhtemelen kamu yöneticileri belli bir seçim yapmak suretiyle Şehir Hastanesi’nin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacaklar. Fakat Şehir Hastanesi’nin ihtiyaçlarını karşılayacağız diye daha evvel çalışmakta olan, büyük hastanelerin, eğitim araştırma hastanelerinin personelinde, hizmetinde, veriminde ciddi düşüşlerin olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerekiyor”
Bayraklı Şehir Hastanesi’ndeki sağlık personeli krizinin kentteki diğer sağlık hizmetine etkisini değerlendiren Kaynak, “Çünkü bu hastane açılmadan evvel Tepecik Hastanesi, Bozyaka Hastanesi, diğer hastaneler belirli bir standartta çalışıyorlardı ve özellikle eğitim araştırma hastaneleri çok yüksek düzeyde, çok kaliteli hizmet veriyorlardı. Evet, binalarda sorunlar vardı, donanımda birtakım şeyler vardı. Asıl hastaneyi çalıştıranın o binalar veya o bahçeler vs. olmadığı, doğrudan doğruya insan gücünün, hizmet kalitesinin olduğunu gördük” dedi.
“İŞ GÜCÜNÜ DİĞER HASTANELERDEN ÇEKİNCE, DİĞER HASTANELERİN DE HİZMET KALİTESİ DÜŞÜYOR”
Kaynak, şöyle devam etti:
“Çünkü tıpta önemli olan sayı değildir, önemli olan kalitedir. Dolayısıyla bu insan gücünü diğer hastanelerden çektiğiniz zaman, diğer hastanelerin hizmet kalitesi ve standartları düşmüş olacaktır. Bunların şu ana kadar, yıllar önceden hesaplanıp planlanıp yapılmış olması gerekiyordu. Bu iş gücünün elimizdeki imkanlarla, olabildiği kadar erkenden, bu hastanenin ihtiyaçları tespit edilerek yetiştirilmesi, hazırlanması gerekiyordu. Bu kadar büyük, 2 bin 60 yataklı bir hastanenin görevlendirmelerle, diğer hastanelerden kaydırılacak personelle falan yürümesi çok zor görünüyor. Bu hazırlıksızlık, yıllara yayılmış olarak yapılması gereken hazırlığın yapılmaması hem Şehir Hastanesi’nin hem de kentteki diğer hastanelerin iş gücü açısından ciddi bir yetersizliğe düşmesi olarak sonuçlanabilir.
“PERSONEL İSTİHDAMINDAKİ PLANSIZLIK VE YETERSİZLİĞİN İFADESİ”
Halkın sağlık ihtiyacına ulaşması şu anda da hekimlerin, hemşirelerin ve sağlık personelinin doğrudan doğruya, bireysel ve ekip olarak fedakarlığıyla karşılanıyor. Yani bir hekim 2 katı çalışıyor, bir hemşire 3 katı çalışıyor, bir sağlık personeli 3 katı, 4 katı çalışıyor. Nefes almadan çalışan bir sağlık personeliyle sağlık sistemini yürütmeye çalışıyoruz. Bu nereye kadar gidecek? Sağlık personeli son derece değerli bir personeldir, yetiştirilmesi son derece zordur, zaman alır. Dolayısıyla bizim personeli bu şekilde heder etmememiz lazım. Bu şekilde, aklımıza geldiği şekilde kullanmamız lazım. Bunun planının, programının olması lazım. Dolayısıyla sağlık personelinin fedakarlığına güvenerek, onları aşırı çalıştırarak, onları tüketerek bir yere varamayız. Sağlık hizmeti bu şekilde yürüyemez, bunun sürdürülebilir bir tarafı yoktur. Dolayısıyla İzmir’de 2 bin 60 yataklı yeni bir bina yaptım, hadi bu binada kimler çalışmak istiyor diye bir anket yapmak çok ciddi bir plansızlık ve çok ciddi bir personel istihdamındaki plansızlık ve yetersizliğin ifadesidir diye düşünüyorum”
Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Birlik Sağlık Sen) Genel Başkanı Ahmet Doğruyol da Bayraklı Şehir Hastanesi’nin alelacele açılmasının yarattığı belirsizlik ve sorunlara dikkat çekerek şöyle konuştu:
“ZARAR EDEN ŞİRKETİN BASTIRMASIYLA HASTANE HASTA KABULÜNE BAŞLADI”
“Bayraklı Şehir Hastanesi şu an itibarıyla resmi açılışı yapılmamış olan bir hastane. Hasta kabulüne başladı, hasta kabulüne başlamış olmasından dolayı açılmış gibi işlem görüyor ve 30 ayda bitirilmesi gereken hastanenin 10 yıllık bir sürede açılmış olmasının bize göre arkasındaki yatan gerekçe de; hastaneyi yapan şirketin -doğal olarak- bastırmasıyla hasta kabulüne başlandı. Bürokratlardan zaman zaman duyduğumuz sözler de şirketin zarar ettiği yönündeydi. Hasta kabulüne başlandı ve alelacele başlandı, her şey rayına oturmadan başlandı. Bilgiler, Bayraklı Şehir Hastanesi’ne Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi’nin tümden kapatılarak taşınacağı, Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi, Ege Doğumevi’ndeki personellerin genel itibarıyla ortaya aktarılacağı yönündeydi. Ancak görüyoruz ki, -seçim arefesinde olmamız sebebiyle de- bu hastanelerin tamamen kapatılmadı, hizmet vermeye devam etti. Neyin nasıl olacağı yönünde de büyük bir belirsizlik var. Buradan hem hizmet alacak vatandaşların hem de orada hizmet verecek olan arkadaşların bir aileleri ve ikametleri var. Bu arkadaşların sosyal yaşamlarını ve hayat düzenlerini tümden altüst etti. Çünkü Şehir Hastanesi’ne gitmek kolay değil, en kolay yol olarak 2-3 araçla oraya ulaşılabiliyor. Hepimizin bildiği gibi İzmir Şehir Hastanesi önündeki çevreyolu da sabah ve akşam trafiğinde tıkanıyor. Orada trafik akışında yavaşlama oluyor.
“ŞEHİR HASTANELERİNİN YAPILMA GEREKÇELERİ BİR YERLERE PARA AKTARMA DERDİDİR”
Burada görülüyor ki; yaklaşık 2 aydır hasta kabulüne başlamış olan İzmir Şehir Hastanesi’ne bugün itibarıyla il içi tayinlerle oraya geçmek isteyen var mı diye bir ilan yayınlanması ayaklarının yere basmadığını göstermektedir. Kamuoyuna yansıyan pek çok bilgi de ortadadır. Sonuçta bir tarafta inşaat devam etmektedir, bir tarafta hastalara hizmet verilmeye çalışılmaktadır. Aynı zamanda su baskınları kamuoyuna yansıdı, binanın yapımıyla ilgili de sorunların olduğu ortadadır. Burada tabii İzmir Şehir Hastanesi’nden yola çıkıyoruz ama genel itibarıyla Türkiye’de yapılmış olan şehir hastanelerinin yapılma gerekçeleri maalesef bir yerlere para aktarma derdidir ve şehir hastanelerinin bizim ülkemiz şartlarına uygun olmadığını defaten bizler ya da bazı sivil toplum kuruluşları her zaman dile getirdik. Şehir hastaneleri sistemi daha önce Avrupa’da denenmiş olan bir sistemdir ve çok büyük olan 2 binin üzerinde yatak sayısı olan hastanelerdir. Mesela İzmir Şehir Hastanesi 2 bin 60 yataklı hastanedir, 2 bin 500 yataklı olan şehir hastaneleri de mevcuttur. Bu şehir hastanelerinin yönetilmesi de zordur. Dünya literatüründe yönetilmesi kolay olan hastanelerin yatak sayıları 300-350 arasındadır. Yani verim alınabilecek yatak sayıları budur. Vatandaş bu hastanelere girdiğinde nereye nasıl ulaşacağını bile bilememektedir. Bazı şehir hastanelerinde kaybolan vatandaşlar için kayıp butonları konmuştur. Bu kayıp butonlarına basan vatandaşların yanına görevliler gidip gideceği yere yönlendirmektedir. Bizim vatandaşlarımız 2-3 katlı, küçük binalara bile girdiğinde gideceği yeri 10 kez sormaktadır. Orada bir ucundan bir ucuna, 2,5-3 kilometreyi bulan bir hastanenin içerisine girdiğinde hem oradaki vatandaşların hizmet alması zorlaşmaktadır, hem de sağlık çalışanı arkadaşlarımızın da hizmet vermesi zorlaşmaktadır. Bundan dolayı ülkemize en uygun sistem yine mevcut olan devlet hastanesi sistemidir. Yıkılıp yenilenmesi gereken hastaneleri yenilememiz, ihtiyaç olan yerlere de yeni devlet hastanelerinin yapılmasında büyük yarar vardır.” (ANKA)