Adana’da üç-beş sözde çocuk, gariban bir sokak köpeğinin boynuna zinciri geçirmiş; zorla, işkence ede ede, sürükleyip sulama kanalından aşağı fırlatıyor.
Sırıtarak, eğlenerek, gülerek…
O köpek, o sırada istese o çocukları çenesiyle lime lime edebilir ama etmemiş.
‘Sokak köpekleri vatandaşa saldırdı’ haberleri, kazık kadar insan olmuş ama hâlâ köpek gördüğü zaman altına pisleyen bazı gazeteci arkadaşların ve sosyal medyada cadı avına çıkmış vahşilerin işkembe-i kübradan uydurması…
Adana’da bu çocuk görünümlü şeytanlar köpeciği yanlarına çağırınca, o şapşal onunla oyun oynayacaklar falan sanmıştır büyük ihtimalle.
Kuyruğunu sallaya sallaya koşmuştur yanlarına.
Ama sonrası…
***
Bu haberi okurken ve o dayanılmaz görüntülere bakarken yine aynı şekilde sırıtan, gevrek gevrek gülen, “Hehe çocuk işte yaa, n’apacan?” diyen vicdansız yetişkinler de küçükken işte öyle çocuklardı.
Onlardan üreyenler de böyle olacak.
Kendinden güçsüzü ezecek, dövecek, hiçbir canlıya saygısı, sevgisi olmayacak, empati yoksunu sosyopatlar olarak çoğaldıkça çoğalacaklar.
Bir canlıya işkence etmenin, öldürmenin zevkine (!) varanlar sonra bu şiddeti insanlar üzerinde de uygulayacaklar.
***
O güzeller güzeli Mattia Ahmet Minguzzi’nin katli gibi ağır acılar yaşanacak.
Ahmet’in annesi çok haklı ve yürek yakan bir isyanla feryat ediyor ve diyor ki: “Katil, katildir. Cani, canidir. Çocuk indiriminden her iki suçlunun da yararlanmaması için tüm yetkililere sesleniyorum. Görüntüler açık ve net. Bunlara ‘çocuk’ diyemezsiniz. Adalet yerine gelene kadar ben ayakta duracağım. Durmak zorundayım. Benim oğlum dünyaya geldiğinde gözünde doğum lekesi vardı. Bana dediler ki ‘melek öpücük kondurmuş bu çocuğun gözüne’. Büyük bir ruhu vardı onun. Bu benim görevim. Milyonların arkamda olduğunu biliyorum. Değil ülkeyi, dünyayı ayağa kaldıracağım.”
***
Ahmet’in katledilişinde de, Necla Teyze’nin baktığı kedi ve köpeklerle barakasında diri diri yakılışında da dünyayı ayağa kaldırmamız lazımdı aslında!
Ve sözde ‘güvenli sokaklar’ istiyoruz diye hayvan katliamına izin verenler, önce ‘bu ülkede çocukları doğru düzgün eğitebiliyor muyuz?’ diye oturup bu konuya kafa yormalıydı.
***
Köpekler, doğaları gereği insanlara saldırmaya meyilli değildir. Ancak açlık, korku, tehdit algısı veya kötü muamele gibi durumlarda savunma mekanizması olarak saldırganlaşabilirler. Ayrıca sokak köpeklerinin kontrolsüz çoğalması hayvan korumacıların değil belediyelerin ve yetkililerin yetersiz politikalarının sonucu.
Köşe yazmaya başladığım 1999 yılından beri bin kez bu konuda yazı yazdım. Tek çözüm kısırlaştırmaya bütçe ayırmak, öldürmek değil, diye.
Aklı olan herkes bu konunun çözümünün hala Hayırsız Ada zihniyetiyle gerçekleşmeyeceğini biliyordu zaten.
Yetkili yetkisizler hariç!
***
Sokakların güvenliğini tehdit eden asıl unsurlar, köpekler değil, eğitimsiz ve şiddet eğilimli insanlar!
Köpekler, doğru şekilde yönetildiğinde ve toplum tarafından kabul gördüğünde, sokakların bir parçası olabilir. Ancak eğitimsiz çocuklar ve yetişkinler, hem hayvanlara hem de insanlara yönelik şiddet uygulayarak toplumun güvenliğini ciddi anlamda tehdit ediyor.
***
Trafikte yol verme kavgasında mı vurulacağız?
Çocuğumuz parkta oynarken mi bıçaklanacak?
Müzik sesinden rahatsız olan komşu evimizi mi kundaklayacak belli değil…
İnsanlar en büyüğünden en küçüğüne bir vahşet tiyatrosunun oyuncağı olmuş ama Necla Teyze barakasında yakılıyor ve o vahşiler bunu sosyal medya hesaplarında salya akıta akıta kutluyor.
Ahmet’i öldüren iki sosyopat sosyal medyada binlerce destekçi bulabiliyor.
***
Sonuç olarak geçirdiğimiz bu korkutucu tuhaflıktaki dönemde sokakların güvenliğini tehdit eden asıl unsur, köpekler değil, üstüne basa basa tekrar söyleyelim; eğitimsiz ve şiddet eğilimli insanlar!
Bu sorunun çözümü, hem hayvan hakları konusunda bilinçlenmek hem de çocukların doğru şekilde eğitilmesini sağlamaktan geçiyor.
Çünkü biliyoruz ki bir toplumun medeniyet seviyesi, sadece insanlara değil hayvanlara olan saygıyla da ölçülüyor!