Atatürk, attığı her adımı birkaç hamle sonrasını düşünerek atan vizyoner bir liderdi.
Çanakkale Savaşı sırasında, imkansızlıklar içinde bir yandan düşmanı mağlup
etmeye çalışırken, diğer yandan Latin alfabesine nasıl geçileceğini, kadınlara seçme
ve seçilme hakkını, medeni kanunu düşünüyordu. Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu
günlerinde bir yandan zafere yürüyecek orduyu kuruyor, diğer yandan Cumhuriyeti,
çağdaş bir toplum oluşturmayı tasarlıyordu. Aldığı her mevziiyi, kazandığı her zaferi,
gelecekteki zaferler için bir yapıtaşı olarak görüyordu. Nitekim 9 Eylül’de İzmir’in
kurtuluşunun hemen ardından İktisat Kongresi’ni toplayarak ekonomi alanında
kazanılacak sıradaki zaferlerin çalışmalarına başlamıştı.
Böylesine büyük düşünen bir öndere sahip olmak, bizlere de önemli sorumluluklar
getirmektedir. Günü değil geleceği düşünmek, her gün bir önceki günden daha fazla
üretmek ve katma değer yaratmak mecburiyetindeyiz. Bunun için ihtiyacımız olan
şey, çok çalışmaktır. Atatürk’ün yolu, aklın ve bilimin yoludur; bizim görevimiz de bu
yoldan ayrılmamaktır.
Vefatının 86’ncı yılında Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet
ve saygıyla anarken, vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimize rahmet diliyor,
gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
YORGANCILAR: “ATATÜRK’ÜN YOLU, AKLIN VE BİLİMİN YOLUDUR”
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86’ncı yılını
geride bırakıyoruz. O, 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Mücadelemizi
başlatmasından vefatına kadar geçen süreçte yaptıklarıyla, dünyanın gördüğü en
büyük liderlerinden biri olarak ismini dünya tarihine altın harflerle kazımış eşsiz bir
liderdir. Hiçbir lider çağını, çağdaşlarını ve gelecek kuşakları O’nun gibi etkilemeyi
başaramamıştır.